Ülke olarak başarılıyız
Ülke olarak başarılıyız
Corona virüs ile ilgili olarak uygulamaya konulan tedbirler büyük çoğunlukla vatandaşlar tarafından uygulanmaktadır. Ancak insanların hala corona virüs ile ilgili korkuları devam etmektedir.
Bilinen bir hikayedir.
İşyerinde büyük bir buzluğun içinde kapalı unutulan ve donarak öleceğine inandığı için aslında soğuktan değil
korkudan ölen biri vardır. Ertesi gün iş arkadaşları gelip bu kişiyi ölü bulmuşlar ama aslında buzluğun kapalı olduğu için çalışmadığını görmüşlerdir. Yani adam aslında donduğu için değil donacağına inandığı için korkudan ölmüştür. Sonuç olarak bilmemiz gerekir ki, virüs nedeniyle ölmek mümkün olduğu gibi korkudan ölmek de mümkündür
Corona Virüsü, şimdiye kadar pek çok mutasyon geçirdi. İlk olarak Çin 'de görülmeye başlanan virüs, yeni haliyle 7 Ocak 2020’de Yeni tip Corona Virüsü Covid-19 olarak tanımlandı. Dünyanın 208 ülkesine yayılan Covid-19’un görüldüğü vaka sayısı ne yazık ki her gün artıyor. Ülkemizdeki vaka sayısı her geçen gün artarken virüsün yayılmasının önüne geçmek için kararlı şekilde önlemler alındığını görüyoruz. Okulların tatil edilmesi, gerekmedikçe kalabalık alanlara girilmemesi yönündeki uyarılar, eğlence yerlerine getirilen sınırlamalar ve yurt dışından giriş ve çıkışlar konusundaki kısıtlamalar, alınan bu önemli tedbirlerden bazıları…
Ne mutlu bize ki Covid-19’un yaygınlaşması açısından bakıldığında dünya üzerinde en güvenli görünen ülkelerden biriyiz. Hasta sayısının diğer ülkelere göre az olması bizlere virüsü kontrol altında tutabilme ve mücadele açısından büyük güç veriyor. Buna karşın yine de salgının toplumda büyük bir paniğe neden olduğunu gözlemlemekteyiz. Yeni tip Corona virüsünün, henüz aşısı ve tedavisi olmadığı için kaygı duymak son derece doğal. Ancak hızla yayılan ve tüm dünyayı etkileyen bu virüsün bireyler üzerindeki etkisi kişilere göre kimi farklılıklar da gösterebiliyor. Bir yanda virüsü önemsemeyip “Vakti gelince zaten öleceğiz” rahatlığı ile yaklaşanlar diğer tarafta ise panik içerisinde marketlere, eczanelere koşup gıda ve tıbbi malzeme stoklamaya çalışanlar
Salgın sözcüğü bile tek başına duyan herkesi olumsuz etkilemeye yetiyor. Bu süreçten aşırı etkilenen kişilerde kaygıya bağlı olarak uykusuzluk, yeme bozuklukları, depresif ruh hali, tansiyonda iniş çıkışlar gibi belirtiler görülebiliyor. Panik Atakları artarken, ölüm korkusuyla insanlardan uzaklaşmak, önerilenin çok ötesinde abartılı önlemler almak, hassas kişilerde sıkça gördüğümüz davranışlar arasında…
Konunun uzmanlarına göre, pandemi olarak tanımlanan Covid-19, ülkemiz ve dünyadaki yayılımını bir süre daha sürdürecek. Pandemilerin tarihine bakarsak, ilk akla gelen HIV virüsünün 1980’lerden bu yana 30 milyonun üzerinde ölüme neden olduğunu biliyoruz. İki yıl süren Asya Gribi’nde 2 milyon kişi yaşamını kaybetmiş. Yine 2 yıla yayılan İspanyol Gribi’nden olumsuz etkilenenlerin toplam sayısı ise 100 milyonlar ile ifade ediliyor. Dolayısıyla salgınlar ile mücadelenin uzun zamana ve geniş coğrafyalara yayılabilen süreçler olduğunu söylemek mümkün. Tüm bunlara ek olarak, dünyada Corona Virüsü ile mücadele stratejileri belirlenirken, virüsün mutasyona uğrayarak farklı isimlerde benzer şekilde yeniden salgınlara yol açacağı öngörülüyor. Bu nedenle sadece beden sağlığımızı değil ruh sağlığımızı da korumak zorundayız. İki gece televizyon başında tüm gelişmeleri dakika dakika izleyerek uykusuz kalabiliriz ama mesela 2 ay bu panik halini devam ettiremeyiz.
Şunun altını net olarak çizelim: Salgın durumundaki bir hastalığı önemsemeyip gereken önlemleri almamak çok ağır sonuçlar doğurabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.