Bir bayram böylece geçmiş oldu
Günümüzde artık milli ve dini bayramlarımız büyük bir çoğunluk için tatil anlamı dışında fazla bir şey ifade etmemektedir. Arefe gününden başlamak üzere hava ve karayollarında çok büyük yığılmalar yaşandığını hep birlikte medyadan takip etmekteyiz.
İnsanların birlik ve beraberliğinin en güzel sergilenmesi gereken bayramlarımızın böyle bir kültür yozlaşmasına yenik düşmesi hepimizi yaralamaktadır. Bu yozlaşmaya yol açan en büyük etken başta büyükşehirler olmak üzere, şehirlerdeki ağır çalışma ve yaşam şartlarıdır. Başka türlü hiçbir açıklaması olamaz. Bayram öncesi o kaçışmanın ve 2 saatlik yolu 13-14 saatte alabilmenin anlamı; Kısaca, yaşıyoruz ama mutlu değiliz diyor insanlar.
Zor bir Ramazan oldu açıkçası, gerek hava sıcaklığı gerekse uzun gün ışığı bu ayı yaşayanları zorladı bu yıl. Sokaklar ve caddeler genelde bu ayın saygı ve sevgisinden uzaktı. Yozlaşmanın başka bir boyutu olarak karşımızdaydı. Klasik “Tutuyorsan, bana mı tutuyorsun” deyişi fiilen dile getirilmese de, sokaklarda bu hava hâkimdi.
Yine de büyük bir çoğunluk milli ve din bayramlarımızı layıkıyla yaşamaya ve de yaşatmaya çalışmaktadır. Yine Arefe gününden itibaren başlamak üzere mezarlıklara gidenler, ahrete intikal etmiş yakınlarına Fatiha göndermeyi ihmal etmediler. Yine başta anne ve baba olmak üzere aile büyükleri ziyaret edilerek elleri öpüldü, hatırları soruldu ve gönülleri alındı.
Her ne kadar şehir sessizliğe gömülmüş, yollarda trafik rahatlamışa benzese de, aslında insanların gönüllerindeki ağırlık dışa vurdu. Garip bir hüzün vardı insanlarda. Bunda 29 gün süren ramazan ayında tutulan orucun mu yoksa insanların böylesine önemli günleri tatil adı altında boş geçmeleri mi sebep oldu bilemiyorum.
Bu bayramda da çalınan bir çok kapıdan ses çıkmadı. Sokaklarda çocuk sevinç çığlıkları duyulmadı ve pencerede bir çok göz gelen var mı diye sokaklara bakar oldu. Anlayacağınız bir bayram da böylece geçmiş oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.