Münevver Güleç

Münevver Güleç

İşitme kaybının çocuklar üzerindeki etkileri

İşitme kaybının çocuklar üzerindeki etkileri

1.İŞİTME KAYBININ BİLİŞSEL GELİŞİME ETKİSİ

Çocuklar öğrenme ile ilgili deneyimlerini çevrelerini keşfederek ve diğer kişilerle iletişim kurarak sağlarlar. İşitme kayıplı çocuk bu bilgileri edinirken sesli uyaranlardan yeterince faydalanamazlar. Görme, dokunma, tat alma ve koklama ile bu duyunun eksikliğini gidermek zorunda kalırlar. Özellikle seslerin ait olduğu nesne, kişi ve olayları ve bunların ilişkilerini algılamada güçlük çekerler.

İşitme engelli çocuk için çevresindeki nesneler ve bireyler yalnızca görüntü olarak anlamlı olduğundan, soyut düşüncenin gelişemediği belirtilmektedir.

2. İŞİTME KAYBININ DİL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Dil gelişimi, işitme engelli çocukların en çok etkilendiği gelişim alanlarından birisidir. Sesleri işitemeyen ve sözel uyaranları algılayamayan çocuğun dil kazanımı tam olarak gerçekleşemez.

Dünyaya gelen her çocuk, işitme düzeneğinde ya da zihinsel ve beyinsel fonksiyonlarında herhangi bir sorunu yoksa içinde doğduğu, yetiştiği ve biçimlendiği topluma özgü dili zorlanmadan edinebilmektedir.

Gecikmiş konuşmaya işitme kaybının yanı sıra, mental retardasyon, sosyal yetersizlikler, duygusal ve fiziksel problemler, algılama problemleri gibi sorunlar da neden olabilir.

ÖZEL GEREKSİNİMLİ BİREYLERİN ÖZEL EĞİTİM SÜRECİ

Tanı ve Değerlendirme

Tedavi

Rehabilitasyon

Eğitim

Toplumsal yaşama katılım

Ebeveynlerin uzman eğitimci tarafından bilgilendirilmeye ve uzman eğitimcinin ise ebeveynler tarafından yönlendirilmeye ihtiyacı vardır.

ÖZEL EĞİTİMİN TEMEL İLKELERİ

  • Her çocuğun eğitim hakkı vardır.
  • Özel eğitimde ERKEN TANI şarttır.
  • ERKEN TEDAVİ/REHABİLİTASYON EĞİTİMİ çok önemlidir.
  • Özel eğitimde KAYNAŞTIRMA temel ilke olmalıdır.
  • Her çocuk için en uygun YERLEŞTİRME yapılmalı, en uygun ÇEVRE sağlanmalıdır.
  • Özel eğitimde EKİP ÇALIŞMASI esastır.
  • Özel eğitimde BİREYSEL YAKLAŞIM esastır.
  • DEĞERLENDİRME daha önem taşır.
  • Özel gereksinimli bireylerin BÜTÜNSEL GELİŞİMLERİ önemlidir ve esastır.
  • Eğitime AİLE mutlaka katılmalıdır.
  • Özel eğitimde SÜREKLİLİK önemlidir.

İşitsel sözel eğitim programları hazırlanırken çocuğun takvim yaşı, tüm gelişim alanlarındaki düzeyi, işitsel algı düzeyi, işitme kaybının seviyesi, işitme cihazı/koklear implant kullanım süresi, ailenin sosyo-kültürel yapısı gibi bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.

0-3 aylık bir bebekte ilk olarak işitsel farkındalık ve dikkatin gelişimi,

3-6 aylıkta işitsel geribildirim ve işitsel diskriminasyonun gelişimi,

6-9 aylıkta lokalizasyon becerilerinin gelişimi,

9-12 aylık bir bebekte ise işitsel işlemleme becerilerinin gelişimi olmaktadır.

İşitsel Sözel Eğitimin Temel Prensipleri

İşitme cihazı/koklear implant aracılığı ile sesleri duymaya başlayan bebeğin/çocuğun ve ebeveynin bu uyarımları anlamlı bilgiye nasıl dönüştürecekleri hakkında yönlendirmeye ihtiyaçları vardır.

İşitsel sözel eğitimin amacı çocuğun algıladığı işitsel bilgiyi yaşadığı doğal çevre ile ilişkilendirerek iletişim kurma, dili kurallarına uygun olarak kazanma, konuşma becerisini geliştirmedir. İşitsel sözel eğitimin temel prensipleri şu şekilde özetlenebilir;

1-Erken tanı ve rehabilitasyona destek sağlayacak programları belirleme

2-Uygun tıbbi ve teknolojik gelişmeleri takip ederek gerekli yönlendirmeyi yapabilme

3-Konuşma dilinin gelişimi için işitsel uyarımlardan maksimum düzeyde fayda sağlama

4-Dinleme becerisinin çocuğun yaşamının bir parçası haline getirilmesi

5-Ebeveynin birebir öğrenme, sosyal davranışlarda iletişim modeli olarak kullanılması

6-Çocuğun entegre olan işitsel sisteminin konuşma üretimi için kullanılması

7-İşitsel, algısal, dile ait ve bilişsel uyarımlar belirli sıralamalarda kullanılarak dinleme, konuşma ve dil gelişiminin oluşturulması

8-İşitme engelli çocukların uygun sınıf ortamlarına ve programlarına kaynaştırılmasının sağlanması

9-Değerlendirme ile dinleme becerilerinin gelişimi ve rehabilitasyon süreci hakkında bilgi sağlanması

Gelişim; fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal yönleriyle bir bütündür.

Çocuğun her alandaki gelişimi birbiriyle ilişki içindedir. Herhangi bir gelişim alanındaki aksama, diğer alandaki gelişimi de olumsuz etkiler.

Bebeklik ve ilk yaşlar, dil gelişiminde duyarlı dönemlerdir. Bu yıllar içinde toplumdan fiziksel olarak yalıtılan bir çocuğun dil gelişimi normal olamaz. Çocuk normal toplumsal çevreye kavuştuğunda dil işlevlerinden bazıları gelişecektir.

İŞİTSEL HABİLİTASYON/REHABİLİTASYON İŞLEYİŞİ

İşitme kaybı yaşayan bütün bireyler işitsel rehabilitasyon almalıdır. Bunun süresi miktarı ve yoğunluğu işitme kaybının başlangıç zamanı, süresi vb. değişik faktörlere bağlıdır. İşitsel rehabilitasyon programı aşağıdaki parametreleri içermelidir.

İŞİTME KAYBININ TANISI

UYGUN DİNLEME CİHAZLARI

YARDIMCI DİNLEME CİHAZLARI

İŞİTSEL ALGI EĞİTİMİ

İLETİŞİM STRATEJİ EĞİTİMİ

AİLE REHBERLİĞİ

PSİKO-SOSYAL DANIŞMANLIK

BİLİŞSEL/LİSAN GELİŞİMİ

KONUŞMAYI ANLAMA

KONUŞMA-DİL TERAPİSİ

HİZMET İÇİ EĞİTİM

İŞİTME KAYBININ ORTAYA ÇIKARDIĞI ETKİLERİ EN AZA İNDİRMEK VE ORTADAN KALDIRMAK HEDEFİMİZDİR ANCAK BU;

  • ERKEN TANI
  • UYGUN AMPLİFİKASYON (ERKEN CİHAZLANMA)
  • REHABİLİTASYON HİZMETLERİ

İLE MÜMKÜN OLMAKTADIR.

Erken Tanılamanın İşitsel Rehabilitasyon Yönünden Önemi

Çocukların, tüm alanlardaki gelişimleri için işitme yaşantılarının niteliği çok önemlidir. Bu nedenle, tüm çocukların doğumdan sonraki ilk yıl içinde işitme taraması ile kontrol edilmeleri önem kazanmaktadır.

İlk yaşı içinde işitme kaybı belirlenen bir çocuğun, teşhisten hemen sonra cihazlandırılması ile dil gelişiminin en hızlı olduğu dönemde çevresinden gelen işitsel uyarıları, gündelik konuşmaları alması ve dilini geliştirme olanağı kazanması mümkün olmaktadır.

Doğuştan işitme kaybının erken tanısı ve erken rehabilitasyonu giderek önem kazanmaktadır. Bu yüzden tüm dünyada evrensel olan yenidoğan işitme taraması yapılması kritiktir.

Yenidoğan işitme taraması (YDİT), ülke genelinde devam etse ve erken tanılama için fırsat versede, kaçırılabilen ya da sonradan oluşan işitme kayıpları dikkate alındığında erken tanılamada en büyük görev ailelere düşmektedir.

Bir bebekte işitme kaybının tanınması için konuşmanın gelişimini izlemek doğru bir yöntem değildir. Aileler işitme engelini erken dönemde fark etmek için bebeğin, çocuğun insan sesine tepki verip vermediğini gözlemlemelidirler. İlk 6 ayda, agulama sesi normal işitenler ile işitme kayıplılarda hemen hemen aynı olduğu için, sadece bu seslere bakarak işitme kaybı tanınamaz. Ancak bu aylarda bebeğin sese başını çevirip çevirmediği, gözlerini refleksif kırpıp kırpmadığı gibi tepkiler değerli ipuçları verebilir.

Odyologların ve KBB hekimlerinin bebeklerin aylarına göre işitme ve konuşmayla ilgili gelişimsel özelliklerini değerlendirmeleri, aileleri bu konuda bilgilendirmeleri erken tanı açısından önemlidir.

İşitme kaybı belirlenen ve işitme cihazı kullanması önerilen çocukların işitme ve konuşma eğitimine ihtiyacı vardır. 2-4 yaş civarında tanısı konulan bir çocuğun dil ve konuşma gelişimini yaşıtlarınca kazanabilmesi için kritik dönemi aşmadan eğitime bir an önce başlaması ve 17-18 yaşlarına kadar okul hayatı ile paralel bir şekilde eğitime devam etmesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Münevver Güleç Arşivi
SON YAZILAR