Hüzün Bayramı!
Mübarek Ramazan ayını ve Ramazan Bayramını geride bıraktık. Geride bıraktık bırakmasına ama hepimizin serzenişi aynıydı ‘’Bu ne sıcak yahu’’ veya ‘’Öyle sıcak varki dışarıda oruç tutarken çok zorlanıyoruz’’ yada ‘’Bu sıcakta Bayrammı kutlanır’’
İşte biz bu serzenişlerle Ramazan Bayramını ve Ramazan ayını geride bırakırken, dünyanın birçok yerinde özellikle de Gazze’de Müslümanlar kan ağlıyordu. İnsanlar kucağında çocuklarının bebeklerinin cesediyle akşamı ederken, biz sıcaktan dert yanarken, utanmamız gerektiğini hiç aklımıza getirmedik bile…
Eskilerin bir lafı vardır ya ‘’Şükürsüz insanlarız’’ diye… Biz burada rahat rahat evlerimizde, her imkân ellerimizin altında iken, bize verilen nimetleri kendi çıkarlarımız uğrunda kendimizce kullanırken, sağlığımızın kıymetini bilmezken, yanımızda olan ailemizin sevdiklerimizin kıymetini bilmezken, yararlandığımız onca dünya nimetinin kıymetini illa kaybettiğimiz zamanmı anlayacağız.
Evet; Dünya'nın gözü önünde Gazze'de devam eden insanlık dışı katliam ve soykırıma tepkiler artarak devam ediyor. Tepkilere rağmen, anlatmak gerek ama Gazze nasıl anlatılır ki!!!
Bu olayı insan daha yazarken içi gidiyorken, orada bu olayları yaşayan onca insan onca kalp nasıl dayanır bu vahşete... Bebeğinden, gencine, yetişkininden, yaşlısına kayıp giden onca insan var. Birçok ilçemizden bile küçük olan o yerde kaçacak saklanacak küçük bir sığınak arayan o insanlar çaresizce acaba bugün ben mi öleceğim diye düşünen o insanlar her geçen gün her dakika her saniye onlarca kişi ölüyor onlarca kan dökülüyor Gazze’de… Artık gözyaşları kan oldu, sığınacak kaçacak delik yok çaresizce ölümü bekliyor onca insan.
Gazze’de hastane hastane oğlunu arayan annenin yaşadığı o acının tarifi yok, olamazda… Biz burada televizyonlardan görüyoruz izliyoruz canımız yanıyor üzülüyoruz ya o insanlar onlar ne yapsınlar her saniye hayatta kalabilmek için mücadele eden onca gözü yaşlı insan… Daha fazla ne anlatılabilir ki 3 hafta sonunda kayıp giden binden fazla insan ve gözü yaşlı binlerce masum…
Bayramda kaç kişiyle konuşsam görüşsem birçoğundan aynı serzenişi duydum. ‘’Sıcak Hava’’ kendi kendime hep aynı şeyi söyledim. ‘’Yapmayın yahu, bugünlere şükredelim ve kıymetini bilelim’’
Şimdi bir çoğunuz diyeceksiniz ki ‘’Sen hiçmi sıcak havadan şikayet etmedin’’ Hayır etmedim hiç! Neden biliyormusunuz… Çünkü ben sıcak havanın en alasını da gördüm, savaş bölgesinin havasını da biliyorum. Savaş ortamında bulunmasam veya o çöl sıcaklarında yıllarca yaşamasam belki bugün bende aynı şeylerde şikayet ederdim…
Ama Gazze’de analar kucaklarında çocuklarının cesediyle akşamı ederken, yada hastane morglarında çocuklarının cesedini ararken, yada 2 kız kardeş anne ve babalarının cesedinin başında göz yaşı dökerken veya bir baba sessizce ve buğulu gözlerle eşinin ve çocuklarının cesedine son kez bakarken veyahut dünyanın bir çok yerinde Müslümanlar zulüm ve işkence altında ezilirken, ben birileri gibi sıcak havalardan şikayet edemiyorum, yapamıyorum işte! susup sessiz kalamıyorum.
Anaların gözyaşı dökmediği, Şehit haberlerinin son bulduğu, Terörün can almadığı, Siyasi çekişmelerin olmadığı, Ahlaksızlıkların ve Hırsızlıkların siyasete alet edilmediği, Gençlerin gelecek kaygısı yaşamadığı, Herkesin inançlarını özgürce yaşayabildiği, Hoşgörünün, sevginin, barışın hüküm sürdüğü, Eğitimin ayrıcalık, düşünmenin suç olmadığı, Bayrağımın topraklarımda, özgürce dalgalandığı, Onlar, şunlar, bunlar gibi sınıflandırmaların yaşanmadığı, Hırsızların ve ahlaksızların saygı görmediği, Bütün suçluların cezalarını eşit bir şekilde çekebildiği, Kısacası iyilerin kazandığı,
Masal tadında bayramlar diliyorum sizlere…
Hüzün Bayramımız Kutlu Olsun…