Türkiye-Rusya İlişkileri (I)
Türkiye-Rusya İlişkileri (I)
Hatırlayacağınız gibi, 24 Kasım 2015 tarihinde Rusya Hava Kuvvetleri'ne ait “Suhoy Su-24” tipi uçağın sınır ihlali gerçekleştirmesinden dolayı Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmüştü.
Bu konuda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Rus uçağının Türkiye'ye karşı tehdit oluşturmadığını, Türk F-16 uçakları tarafından vurulduğu sırada Suriye-Türkiye sınırından 1 kilometre uzakta olduğunu ve sınırdan yaklaşık 4 kilometre uzak bir noktaya düştüğünü" iddia etti. "Rusya ve Türkiye ilişkileri bakımından çok ciddi sorunlara neden olacağını" söylemişti. Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, "Rus uçağının düşürülmesinin Rusya ve NATO arasındaki gerilimin artmasına neden olduğunu" söylemişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, savaş uçağının düşürülmesi sonrası 25 Kasım 2015 tarihinde Türkiye'ye yapacağı ziyareti iptal etmişti. "Türkiye'de en az Mısır kadar terör tehdidinin yüksek olduğunu" iddia ederek Rus turistlere Türkiye'ye gitmemelerini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hava sahasının ihlal edilmesi sonucu angajman kuralları gereği müdahalenin yapıldığını, Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkına her ülkenin saygı duyması gerektiğini ve Esad rejiminin ayakta tutulması için rejim ile müttefiklerinin IŞİD bahane edilerek o bölgede kendi topraklarını korumaya çalışan Bayırbucak Türkmenlerine saldırdığını" söylemişti. CNN'e verdiği röportajda da "Türkiye'nin Rusya'dan özür dilemeyeceğini ve sınır ihlâlinde bulunan Rusya'nın özür dilemesi gerektiğini" ifade etmişti. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da; "Türkiye'nin sınırlarını kim ihlâl ederse ona karşı her türlü tedbiri almanın hakları ve görevi olduğunu" belirterek, TBMM'deki AK Parti grup toplantısında "Angajman kurallarının Rusya dahil tüm dünya tarafından bilindiğini, son hadisede ikazlara rağmen Rus makamlarınca dikkate alınmadığını ve gerekli tedbirleri bu yüzden almaları gerektiğini" söylemişti. Ve tabii ki bundan sonraki süreçte de Rusya-Türkiye ilişkileri epeyce gergin bir seviyede kalmıştı.
Kremlin, 27 Haziran 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yazdığı mektupta, "düşürülen Rus uçağı nedeniyle öldürülen pilotun ailesinden özür dilediğini ve Rusya-Türkiye ilişkilerinin düzelmesi için elinden geleni yapacağını söylediğini" açıklamıştı. Bu gelişmenin ardından ilişkiler normale dönmeye başlamıştı.
Mayıs 2017’de Trump yönetimi Suriye'nin kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) asli unsuru olan YPG'nin ağır silahlarla donatılmasına onay verdi. Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesinde… Bu durum Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini kırılma aşamasına getiren ve Rusya ile daha yakınlaşmasına yol açan bir olay olarak tarihe geçti. Bunun ardından daha da sıcaklaşan ilişkiler Haziran 2017’de Rusya ve Türkiye'nin S-400 füze savunma sistemleri sevkiyatını öngören sözleşme üzerinde mutabakat sağladığının açıklanmasıyla daha da zirve yaptı. Eylül 2017’de Rusya Federal Gümrük Servisi’nden yapılan açıklamada ocak-temmuz döneminde Türkiye ile Rusya arasındaki ticaret hacminin yüzde 31.5 oranında artarak 11.136 milyar dolara ulaştığı belirtildi.
19 Aralık 2016 tarihindeki Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik suikast düzenlenmesi bile Türkiye-Rusya ilişkilerine zarar getiremezken, Türkiye, İran ve Rusya'nın dışişleri bakanları, Karlov’un cenazesinin Rusya’ya gönderildiği sırada Suriye üzerine gerçekleştirilen ilk üçlü görüşmenin sonuçlarını basın toplantısıyla açıklıyordu. Bu tarihi ‘Moskova Deklarasyonu, üç ülkeyi Suriye hükümeti ile muhalifler arasında sağlanacak barış anlaşmasının garantörü yaptı. 2012 yılından beri devam eden Cenevre görüşmelerinin aksine, Astana görüşmelerinde kat edilen mesafe Batılı güçleri, Suriye denkleminin dışına itmekte önemli rol oynamıştı.
Mart 2018’de ABD Savunma Bakanlığı'nın istihbarat faaliyetlerini yürüten Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) Direktörü Robert Ashley, Rusya ve Türkiye arasındaki yakınlaşmanın NATO'daki anlaşmazlıkları derinleştirmeye yönelik olduğunu belirtmişti. Ashley, ABD Kongresi'ne verdiği açıklamada "Rusya'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türk hükümetiyle bağlantıları, Türkiye'ye silah satışları ve Mısır ile Libya'ya giderek artan ilgi, Rusya'nın stratejik amacını yansıtıyor: Akdeniz ve NATO'nun güney sınırlarında etkisini yayma fırsatlarını arttırmak ve ayrıca NATO'daki anlaşmazlıkları derinleştirmek" ifadelerini kullanmıştı. Bunun üzerine NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı ve Ak Parti İstanbul Milletvekili Berat Çonkar, Türkiye'nin Rusya ile yakın ilişkilerinin, NATO ile olan ilişkilerinin bir alternatifi olmadığını ifade ederek "Türkiye ve Rusya ilişkilerinin NATO'yu rahatsız edecek herhangi bir yönü olduğunu biz düşünmüyoruz" diye bir açıklama yapmıştı.
ABD’nin yanı sıra İngiltere de Rusya-Türkiye ilişkilerine çomak sokmak için vakit kaybetmiyordu. ABD; İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün'le birlikte gerçekleştirdikleri toplantıda "Astana ve Soçi süreçlerini sabote etmeyi amaçladıklarını" açıkça ifade etmelerinin üzerinden kısa bir süre sonra İngiltere, eski ajan Sergey Skripal'in zehirlenmesiyle ilgili olarak Türkiye'yi Rusya ile karşı karşıya getirme girişiminde bulundu. Rus parlamentosunun alt kanadı Devlet Duması'nda Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy, yaptığı açıklamasında, "İngiltere'nin Skripal soruşturmasıyla ilgili olarak “bu, Suriye konulu Astana'daki üçlü dışişleri bakanları görüşmesi ile İstanbul'daki devlet başkanları görüşmesi öncesinde Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilere nifak sokma yönünde oldukça beceriksiz bir girişim. Tüm bunlar aynı zamanda Rusya'yı kötülemeye ve Suriye'yle ilgili Astana mekanizmasını bozmaya yönelik bir girişim" ifadelerini kullanmıştı.
ABD’nin, İngiltere’nin ve bunların peyki durumundaki ülkelerin yıpratma girişimlerine karşın Türkiye-Rusya ilişkileri yıpranmadan devem etmiştir. Hatta Haziran 2019’da Türk Akım projesinde Türkiye ile Rusya arasındaki başarılı iş birliğine vurgu yapan Putin, "Kuzey Akım projesiyle kaç yıldır uğraşıyoruz? Güney Akım zaten iptal edilmek zorunda kaldı. Türkiye ile Türk Akım'ın inşası konusunda anlaştık ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi iradesi ve 'delikanlı gibi' ülkesinin bağımsızlığını gözetmesi sayesinde proje çok hızlı bir şekilde bitme aşamasına geldi. Önümüzdeki aylarda proje faaliyete geçecek. Avrupalı dostlarımız isterlerse şimdi doğal gazı başka bir rotadan alacaklar." Demişti.
Rusya ilişkilerine devam edeceğim. Malum ayrılan bir yer var yazılarımız için ve daha fazla bu yeri aşmayalım yarınki yazımda devam edeyim…
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.