Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

Sıkıntı büyük çözüm gözükmüyor

Sıkıntı büyük çözüm gözükmüyor

Hep anlatılan güzel bir hikaye vardır:

“Deniz kıyısında bir kasabada, kış sezonu hava soğuk ve dolayısıyla kasaba bomboştur. Herkesin birbirine borcu var ve zor durumdalardır. Şans eseri kasabaya bir turist gelir ve bulduğu ilk motele girer. Resepsiyona 100 lira bırakıp odalara bakmaya çıkar.

Motel sahibi hemen parayı alıp, market sahibine borcunu öder.

Market sahibi o parayla toptancıya olan borcunu kapatır.

Toptancı sevinçle parayı alıp nakliyeciye olan borcunu öder.

Nakliyeci parayı alıp benzinlik sahibine olan borcunu verir.

Benzinlik sahibi de o parayla motele olan borcunu öder.

Ve o sırada turist odadan geri döner ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 lirasını geri ister.

Turistin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmaz. Fakat kasabalılar borçlarından kurtulur.”

Şimdi ekonominin durumu bundan farklı mı derseniz, işin doğrusu bilmiyorum. Ama piyasaya bakıyorsunuz, herkes kafelerde, diskolarda, barlarda eğleniyor. Aynı zamanda 2021 yılının ilk yarısı itibariyle 874,2 milyar TL. vatandaşlar olarak bankalara borcumuz var. Bu borç 2002 yılında 6,3 milyar TL. idi. Yani ortada bir dönen para gözüküyor ama bu para üretimden kaynaklanmadığına göre aynen yukarıdaki hikayede olduğu gibi kasabada dolaşan paraya benziyor.

Bu ekonomik sıkıntıdan kurtulmanın en temel şekli üretimdir. Ama hemen bugünden yarına ekonomide “üretip kazanacağız” deme şansımız yoktur. Dolayısıyla en çabuk çözüm sıcak para bulmak şeklinde olabilir. Ama bu sıcak parayı da bulma konusunda ne kadar şansımız var kestirebilmek güç. Bir de bu sıcak parayı ararken sıkıntılı durumlara da düşmemek gerekir.

Hani yine bir hikaye vardır:

“Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak bir ricada bulunur: “Çok susadım ve buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz?”

Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak: “İstersen ayran getireyim” der. Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. Adam ayranı içtikten sonra çocuk: “İstersen daha getireyim” der. “Zahmet olur yavrum.” Der adam. Çocuk: “Hayır ne zahmeti. Zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik.” Bunun üzerine, adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır: “Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı…”

İşte birilerinden bir şeyler isterken de dikkat etmek gerekir. İçine fare düşmüş ayranı, köpeğin mama kabından içirmeye kalkarlar, haberimiz olmaz.

Dostlukla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erhan Dargeçit Arşivi