Dün genelde merkez dışındaki ilçeler konusunda fikirlerimi söylemiştim. Bugün de merkezdeki Meram, Selçuklu ve Karatay hakkındaki görüşlerimiz belirtmek isterim.

Öncelikle birinci derecede inancım muhalefet partilerinin, merkezdeki belediyelere talip olmayı istemedikleri yönünde. Şimdi hemen itiraz edenler olacaktır ama hiç itiraz etmeyin. Seçime bir ay kala, “kerhen” bir aday çıkararak belediye alınamaz. Bir kere şunu kesinlikle ortaya koymak lazımdır: Konya merkezi, muhafazakârlığına inandığı partiyi destekler ve onun “kalesi” konumunda olur. 1980’den sonra baktığımızda Özal’ın muhafazakârlığına inanan ve destekleyen Konyalı, ANAP’ın “kalesi” olmuştu. Akabinde Erbakan’ın muhafazakârlığına inanan Konyalı, Konya’yı Refah Partisi’nin “kalesi” yapmıştı. Konyalı, 17 senedir de Refah Partisi’nin devamı gibiymiş görünen AK Parti’yi destekleyerek, Konya’yı, AK Parti’nin “kalesi” durumuna getirmiştir. İşte eğer siyasette bir yer “kale” durumuna gelmişse, orada siyasi mücadele vermenin şekli değişir. Yani günübirlik siyasetle orada başkanlığı değiştirmek mümkün olmaz.

Aslında bu seçim dönemi AK Parti’nin belki de en zayıf olduğu dönem desek yeridir. Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın, Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla birlikte Selçuklu’da başkan olan Ahmet Pekyatırmacı ilk kez seçime girecek. Karatay’da 3 dönemini dolduran Mehmet Hançerli’nin aday olmaması neticesinde Karatay Belediye Başkan Adayı olan Hasan Kılca ilk kez seçime girecek. Meram’da mevcut belediye başkanı Fatma Toru’nun aday gösterilmemesiyle yerine aday yapılan Mustafa Kavuş ilk kez seçime girecek. Dolayısıyla, bu adaylar yaptıklarıyla değil, AK Parti statüsünü kullanarak adaylık sürecini götürme durumundalar.

Bu durum aslında muhalefet için bir fırsatken, görüyoruz ki, muhalefet partileri bu durumdan gereğince yararlanamamışlardır. Stratejik davranamamışlardır. Dolayısıyla şu an itibariyle gözüken merkezdeki ilçelerde AK Parti yine çok rahat biçimde alacak durumda gözükmektedir.

Karatay’da zaten Mehmet Hançerli’nin hizmetleri vatandaşlar tarafından övgü ile karşılanmaktadır. Dolayısıyla sırf bu hizmetlerin hatırına bile Karatay halkı AK Parti adayını desteklemeyi düşünmektedir.

Selçuklu Uğur İbrahim Altay’ı zaten sevmişti. Şimdi Ahmet Pekyatırmacıyı da geçtiğimiz aylarda tanıma fırsatı buldu ve gayet çalışkan buldu. Dolayısıyla Selçuklu’da da AK Parti çok rahat alacağa benziyor.

Meram aslında büyük olumsuzluklar içerisinde bir seçime giderken, AK Parti’nin gerek parti tabanının, gerekse Meramlı’nın istediğini yaparak Fatma Toru yerine Mustafa Kavuş’u aday göstermesi olumlu olarak yansıdı. Ve Meramlı da AK Parti konusunda çok kararsız gözükmemektedir.

Tabii ki buralarda muhalefetin gösterdiği adaylara baktığımızda sanki “kerhen” gösterilmiş adaylar gibi bir imaj tabii ki vatandaşın gözünden kaçmamaktadır. Bir siyasi partinin “kalesi” olan bir yerde, öyle üç gün önce “kerhen” bir aday çıkararak “hadi bakalım buna oy verin” demek bir kazanım getirmez. Halk da buna zaten prim vermez.

Dolayısıyla Karapınar’da muhalefetin uyguladığı sistem aynı şekilde mesela Meram’da da muhalefet tarafından uygulanabilirdi.

Mesela belediye başkanı adayı o kent için bir şeyler yapmış olmalıdır. Veya “hadi” dediği zaman arkasından yüzlerce insanı yürütecek durumda olmalıdır. Ayrıca 10 tane arkadaşı olmayan birinden belediye meclisi üyesi adayı olmaz. Zaten iletişimi kuvvetli olmayan, yanında destek verecek arkadaşları olmayan, kendi akrabalarından bile oy alacak durumu olmayan kişilerden zaten politikacı da olmaz.

Dolayısıyla muhalefet bu konuları da kendi siyaset gündeminde değerlendirmelidir. Ya iktidar rüzgarını estirecek bir genel merkeze ya da seçim bölgesinde en azından rüzgar yaratacak bir adaylar topluluğuna ihtiyaç varken, bu ikisi de yokken “seçimi alacağız” demenin abesle iştigalden farkı olmadığını görmek lazımdır.