Ekonomik kriz değil, siyasi kriz
Şimdi Konya’da kendisini AK Partili gören; gazeteci, dernekçi, vakıfçı gibi kişilere sorsak hepsi AK Parti’nin Konya’daki aday listesini size sayıverirler. Ama biliyoruz ki halen kesinleşmiş bir liste yok. Ve de Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında…
İlginç olanı söyleyeyim; AK Parti İl Başkanı’nın ya da AK Partili yöneticilerin de bu konuda kesin bir bilgisinin olduğuna inanmam. Yani mesela AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı: “Meram Belediye Başkanı falanca olacak” dese kesinlikle inanmam. Çünkü onun bile bu konuda bir müdahale şansı olduğunu sanmıyorum.
İşte Türkiye’de siyasette gelinen son nokta budur. Ve bunu da AK Parti, CHP, MHP vs. diye ayırmaya gerek yok. Hani Cumhurbaşkanı’na güya atfedilen “tek adam” sıfatı, CHP Genel Başkanı’na, veya diğer partilerin genel başkanlarına atfedilemez mi? Bence değişen bir şey yok.
Bugün AK Parti İl Başkanı, adayları bilmez diyoruz da, acaba CHP İl Başkanı Konya’daki adayların kim olacağını biliyor mu? Ya da MHP İl Başkanı Konya’daki adayların kim olacağı konusunda müdahil mi? Hepimiz biliyoruz ki, bu soruların cevabı “hayır”.
İşte aslında ülkenin en büyük sorunlarından birisi siyasetteki bu tek başlılıktır. Siyasi partilerin her biri, diğerlerine demokrasi dersi verir ancak kendi demokrasiden uzaklığının farkında değildir.
Daha evvel birkaç kere yazmıştım. Artık yeni Anayasa ile birlikte parti örgütleri çok büyük bir önem arz etmemektedir. Yönetimler merkezden yönetimle birlikte, tepeden inmeci bir hal alacaktır. İşte şimdi yaşanılan sıkıntılar da buradan kaynaklanmaktadır.
Yukarıdan aşağıya bir yönetim biçiminde sıhhatli bilgiler alamazsınız yönetimde başarısız olursunuz. Aday belirlemede yanlışlar yaparsınız ve sonuçta hiç istemediğiniz sonuçla karşı karşıya kalırsınız.
Mesela, Seydişehir’de eski belediye başkanlarından Abdülkadir Çat, MHP’den aday gözükmektedir. Sayın Çat, iyi bir belediye başkanlığı dönemi geçirmiş, orada da sevilen bir isim ve güçlü bir adaydır. İyi Parti de, yine önceki dönem belediye başkanlarından Muammer Orhan’ı aday gösterecek gibi… Muammer Orhan Başkan da Seydişehir’de çok sevilen isimlerden biri. Ve gerçekten güçlü bir aday. Bu arada CHP de Seydişehir’de adayını açıklamıştı. Ve CHP’nin adayı Mehmet Katlav; hem belediyecilik geçmişi olan hem de iş adamı olarak tecrübeli bir aday. Seydişehir’de o da güçlü bir aday.
Hal böyle olursa matematiksel olarak Seydişehir Belediyesi’ni aday kim olursa olsun kazanacak isim AK Partili olmaz mı? Bu kadar güçlü muhalefet adayının yarıştığı bir ortamda, mevcut yerel iktidara sahip partinin adayı çok şanslı bir duruma gelir.
Peki, bu ince politik değerlendirmeleri genel merkez mi, il başkanlığı mı daha sıhhatli yapar. Tabii ki il başkanlığı… Ama gelinen noktada il başkanlıklarının hiçbir önemi kalmamış durumda.
İl örgütlerinin etkin olmadığı durumda ülkede pozitif siyaset üretecek bir kurum kalmaz. Genel Başkanlar, etrafındaki birkaç danışman vb. kişilerle siyaset üretmeye kalkarlar ki, o durumda da zaten şimdi gelinen aşama olmuş olur. Yani etrafındaki yetersiz “danışmanlardan” aldıkları, yarım yamalak bilgiyle siyaset üretmekte Türkiye gerçeklerinin gerisine düşen genel başkanlar ortaya çıkar. Bu tür siyaset şekli de maalesef ülke sorunlarına çözüm olmaz.
Şimdi reel anlamda düşünelim. Acaba, şu anda ülkede bir ekonomik kriz mi var yoksa siyasi bir kriz mi var?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.