Namaz, Oruç, Dua...
İçinizde, gözünü açtığında ailesinde, okuduğu okullarda ve bulunduğu çevresinde namazla tanışan çoktur. Zaman zaman uykuda iken veya tembelliğinden dolayı bazı vakitleri kaçırsanız da küçüklüğünüzden beri namaz kılmaya devam ediyorsunuzdur. Aynı şekilde uzun yaz günlerinde açlık, susuzluk dinlemeden başladığınız orucunuzu da tutuyorsunuzdur. Belki de içinizde farz olan ramazan orucunun dışında küçüklüğünde ve gençliğinde zaman zaman Savm-ı Davut denilen gün aşırı oruç tutanınız da vardır. Mübarek gün ve geceler öncesi tutulan oruçları, pazartesi-perşembe oruçlarını da tutmuşsunuzdur. Aynı şekilde söz verdiğiniz adak oruçlarını da yerine getirmişsinizdir. Rüyet-i hilal tartışmalarının olduğu yıllarda Diyanet’in her yıl başlattığı oruç gününe güvenmediğinizden dolayı her ihtimale karşın ramazan orucuna üç gün öncesinde başladığınız yıllar da olmuştur.
Namaz sonrasında, oruç açarken, kendiniz, aileniz ve Müslümanların başına gelen bir sıkıntıdan dolayı dertlerin giderilmesi için ellerinizi açmış bol bol dualar da etmişsinizdir.
Son yıllarda iletişim araçları ve teknolojinin ilerlemesiyle cep telefonları veya sosyal medya aracılığıyla, perşembe akşamından cuma akşamına kadar cuma kutlamaları ve teb- rikleşmeler bolca yapılıyor. Resimli görselleri mesaj olarak cep telefonlarımıza yağmur gibi gönderiyoruz.
Hac çıkarsa hacca, fırsat bulmuşsak umreye gidiyoruz.
Yılın on iki ayı yardımlaşma devam etse de Ramazan ayı gelince fakiri görüp gözetme, yardım toplama ve ihtiyaç sahiplerine dağıtma daha bir hız kazanıyor.
Yukarıda namaz, oruç, dua, cuma mesajı, hac ve zekatı da içine alacak şekilde yardımlaşmaya örnek verdim. Bunların dışında Müslümanların hemhal olduğu başka bir ritüel ve ibadet var mı diye düşünüyorum.
Özelde ilave ibadet yapan varsa da çoğunluk, bu birkaç ibadete indirgenmiş Müslümanlığı yaşıyoruz.
Burada örnek verdiğim bu ibadetleri önemsiz gördüğüm anlaşılmasın.
Namaz da oruç da dua da zekat da İslam’ı temel umdelerindendir ve yerine getirilmesi gerekir. Yalnız İslam denince sadece bu ibadetlerin akla gelmesi bana garip geliyor. Zira İslam bu kadar dar alana hapsedilecek bir din olmasa gerek. Ki dar alana sıkıştırdığımız bu ibadetlerle, ulaşmamız istenen maksada ulaşabildiğimiz de söylenemez. Çünkü bu ibadetler bizi daha ahlaklı yapması gerekirken istisnaları hariç tutarsak, çoğumuzun ahlakla mücehhez olduğu söylenemez. Sanki özden ziyade bu ibadetleri şeklen yerine getirdiğimiz ve bundan dolayıdır ki ahlakımıza yansımadığı görülmektedir. Çünkü bu ibadetler bizi maksada götüren birer araç iken bu ibadetleri amaç haline getirdiğimiz ortaya çıkmaktadır. Bugün Allah Teala "Namazı, orucu, hac, zekat ve duayı özellikle cuma mesajlarını kaldırdım. Bundan sonra bu ibadetlerden muafsınız” dese öyle zannediyorum, hepimiz sudan çıkmış balığa döner ve ne yapacağımızı şaşırırız. Gerçekten bu ibadetler de olmasa Müslümanlar olarak ne yaparız? Öyle zannediyorum, namaz olmayacağı için hız kesmeden yapımı devam etmekte olan cami inşaatları da büyük sekteye uğrar.
Sözümü fazla uzatmadan yukarıda saydığım ibadetleri yerine getirmeye devam edelim ama bu ibadetleri, hayatın merkezine alıp salt amaç haline getirmeyelim. Bunların, ahlaklı birer birey ve toplum olmamız için birer araç olduğunu bilelim ve ona göre hareket edelim. Bunların dışında dünyaya geliş amacımız üzerine kafa yoralım. Bu dünyaya katma değer olarak ne katkı verdiğimizi düşünelim. Birbirimizi ve başkasının ürettiğini yemeyi bırakıp bir taraftan ahirete hazırlık yaparken bu dünyada üreten olmaya çalışalım. Ürettiğimiz her bir ürünün patenti bize ait olsun. Bir taraftan para kazanırken insanlığa da hizmet etmiş olalım. İş ahlakımız tüm dünyaya örnek olsun. Dar anlamıyla yaşamaya çalıştığımız İslam’ı geniş anlamıyla yaşamayı prensip edinelim. Ya değilse tek başına namaz, oruç, zekat, hac ve dua bizi cennete götürmeyebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.