Böyle mi verecektin ömrünü?
Değiştin hemen birden.
Ne yaptım?
Bizi sattın.
Hakkımı aradım.
Hak böyle mi aranır? Basın toplantısı da neyin nesi? Gelip bize söyleseydin ya. Sonra hak dediğin nedir senin? Neyin eksik sonra? O kadar iyiliğin ardından başkalarının ağzı gibi konuşmak yakıştı mı sana?
Ne yaptınız bana?
Meclis üyesi yaptık. Sendika başkanı yaptık.
Ama ben seçildim.
Sen buna kendim seçildim mi diyorsun? Biz olmasaydık sen bir hiçtin. Kim tanırdı seni? Ne yaptım bu kadar? Ben sizin için su şişesi fırlattım. Ceza aldım.
Yaptıysan yaptın. Artık gözümüzden düştün. Fırsat verirseniz tekrar gözünüze girerim. Bu konuda maharetliyim.
Geçti artık. Bu aşamadan sonra bize maharetin değil, sadakatin lazım. Maalesef samimiyet sınavını geçemedin. Bizde bu sınavı geçemeyenin üstü kalın çizgilerle çizilir.
İçime mi girdiniz? Samimiyetimi nasıl sorgularsınız?
İçini okumaya gerek yok. Çünkü dışa sızmış.
Dün “Benim ömrümden al, ona ver lütfen” diyordun. Bugün ise “Yandık, bittik, kül olduk...” diyorsun. Hangisinin sen? Sen değil misin ömrümün geri kalan kısmını bize veren. Ne oldu da bundan vazgeçtin? Ömür vermek böyle mi olur halbuki. Bir bedel ister değil mi? Görüyoruz ki sıkıya gelmiyorsun. Ömrümü vereyim derken bol keseden atmışsın. Unutma ki lafla bedel ödenmez.
İyi de efendim. Çok sıkıntı çekmeye başladık. Başkasının çektiğini ben çekmeyecektim sanmıştım. Halbuki şimdi öyle mi?
Ne varmış halimizde? Abartıyorsun. Hele sabrımız taştı ne demek? Cürmün kadar yer yakarsın.
Ama efendim, kırk altı gündür geriye dönük alacaklarımızı alamadık. Alacağımız bu enflasyonist ortamda pula döndü. Ekmeğimiz küçüldü.
Yeter, kes artık. Biz ne zaman enflasyona ezdirdik sizi? Her daim üzerine refah payını da verdik. Hem ömrümü verip ömre ömür eklemeye kalkıyorsun hem de bu dünyada yiyeyim içeyim, hiç sıkıntı çekmeyelim diyorsun. Konuşma bitmiştir.
Bizim sabrımızı taşırma. Şayet bizim sabrımız taşarsa, senin sabrının taşımasına benzemez. Artık bu aşamadan sonra bulunduğun yerde duramazsın. Hemen affını iste. Yoksa biz ne yapacağımızı biliyoruz.
Af derken istifa etmemi mi istiyorsunuz?
O kelimeyi söyletme bize. Zira hoşlanmadığımız için için tedavülden kaldırdık. Biz af dilemeyi tercih ediyoruz. Af dile ki af edelim.
Af edilince yine her şey eskisi gibi mi olacak?
Bu aşamadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Biz seni yokluğa terk edeceğiz. Zira bizim için yok hükmündesin. Bize bugüne kadar muhalefet edenlerden hiçbir farkın yok. Onlar neyse, sen de osun artık. Bizim senin gibi ekmek yediği çanağa isleyen nankörlerle işimiz olmaz.
Son sözünüz bu mu?
Budur. Az daha durursan, ne yapacağımızı biz bile kestiremiyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.