Hırsızlığın Neresindeyiz?
Adana'da çalışırken daha önce yurt dışında görev yapmış bir öğretmenden ilginç bir anekdot dinlemiştim. Kendisinin başına mı gelmiş yoksa başkasından mı işitmiş bilmiyorum. Olayın geçtiği yeri İsveç veya İsviçre dediğini hatırlıyorum. İçlerinde bir Türk'ün de olduğu 8-10 kadar İsveçli avlanmak için bir ormana giderler. Avlanma işi bittikten sonra karınlarını doyurmak için daha önce yaptıkları kulübeye giderler. Kapıyı açıp içeri girerler. Kulübenin içi dayalı döşeli bir yer. Yiyecek de var. Bir güzel karınlarını doyururlar. Kapıyı kapatıp giderlerken Türk olan "Kilidi yok” der. İsveçliler "Evet, yok. Çünkü biz bu kulübeyi avlanmak için gelen acıkınca buraya girip karnını doyursun diye yaptık" derler. Bizimki "Çalarlar" deyince İsveçliler "Doğru, çalarlar. Ama bu nereden aklına geldi" şeklinde cevap verirler.
Ergin Beyin anlattığı bu anekdot beni çok etkilemişti. Özellikle tamam, çalarlar ama bu nereden aklına geldi cümlesini yıllar geçse de unutmuş değilim. Yeri geldiği zaman da bu anekdotu anlatırım. Bu yazıma bu anekdotu almamın nedeni her seçim öncesi ve seçim sonrası Türkiye'de cereyan eden "Seçimde hile var, oylar çalındı, yanlış yazılmış, kaydırılmış, hayali seçmene oy kullandırılmış, başkasının yerine oy kullanılmış, oyu rakip partiye yazmışlar" tartışmalardır.
Sahi kimin aklına gelir çalarlar demek? Gelse gelse çalma işini bilen, gören, duyan, yapan birinin aklına gelebilir çalmak. Hayatında çalmamış, çırpmamış birinin aklına hiç çalmak gelir mi? Çalmayınca demek ki adamların aklına kapıya kilit vurmak gelmiyor. Bir an düşünelim. Ormanda kapısında kilit olmayan, içinde yiyeceklerin olduğu bir kulübe bizde ne kadar dayanır? Kısa zamanda içini boşalttığımız gibi sonrasında kulübenin kapısını da söker götürürüz. Çünkü bizde hırsızlık maalesef içimize ve genlerimize işlemiş. En düzgünümüz bile kendisi yapmasa da hırsızlıkları göre göre en azından çalma diye bir fiilin olduğunu öğreniyor bir müddet sonra. Yeter ki öğrenmiş, görmüş olalım. Arkası geliyor ondan sonra. Oy nedir ki? Davamıza hizmet etmek gibi erdemlerimiz olduğu müddetçe oy da çalarız, tutanağa da yanlış geçiririz. Bunu yapan ve bilen biri "Oylar çalınacak" da der, “Oylar çalındı” da der. Fırsat eline geçerse oy da çalar. Yeter ki düşmanı gördüğü rakibi kazanmasın. Çünkü davaya hizmet böyle olur bizde.
Her seçim sonrası özellikle kaybedenler tarafından "Oylarımız çalındı" ithamları dış dünyaya ve el aleme karşı ülkemizi mahcup ediyor. Her seçim sonucunda maalesef aynı terane… Bıkmadık usanmadık. Aynı gerekçelerin arkasına sığınıyoruz. Ben çalındı, çalınmadı falan demiyorum ama hoş bir görüntü vermediğimiz açık.
Gelin en iyisi ikiye bir seçim yapmaktan ziyade önce her taraf dürüst olmayı denesin. Ne zaman dürüst oluruz. Ondan sonra seçime kalkalım. Hakkımız olmayan bir şeyi almamamız gerektiğini bilelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.