Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

“Harç bitti, inşaat paydos”

“Harç bitti, inşaat paydos”

2015-2016 öğretim yılı I. döneminin son haftasına girdiğimiz bu günlerde öğrenciliğimde yaz dönemi inşaatlarda çalıştığım günler göz önüme geldi. Eğitim ve öğretimin son haftasıyla inşaat günlerinin arasında ne gibi bir bağlantı kurulur? Belki şaşırabilirsiniz ama ben kurdum.

Öğrenci iken yaz dönemlerinde inşaatlarda çalışırdım. Mesaimiz sabah güneşin doğmasıyla birlikte başlar. 10.00 gibi çay arası. Öğle ezanıyla beraber yemek molası. Ardından tekrar iş ve ikindi çayı. Sonra akşam hava kararıncaya kadar devam ederdi çalışmamız. İkindiden sonra havanın serinlemesiyle birlikte güçten ve takattan düşerdik.  Biz akşamın olmasını beklerken patron da havanın serinlemesiyle birlikte, “Oh, oh! Tam çalışacak hava oldu. Haydin aslanlarım” şeklinde bizi motive etmeye çalışırdı. Ama gel bir de sen onu bize sor. Bir taraftan çalışırken diğer taraftan da ara sıra güneşe gözümüzü dikerdik, ne zaman batacak diye. İnşaatta az bir yer kalmışsa bitirinceye kadar çalışılırdı. Eğer inşaatta iş ertesi güne sarkacaksa mesainin bitmesi harcın bitmesine bağlıydı. Akşama yakın harç bitti mi inşaat paydos edilirdi. Yeniden harç karılmazdı. Tecrübeli büyüklerimiz, “Harç bitti, inşaat paydos” derlerdi. Bu sözle birlikte bütün yorgunluğumuz geçer giderdi.

Eğitim ve öğretimin son haftasına sınavlar bitirilmiş, notlar teslim edilmiş bir ortamda girilir. Öğrenciler tıpkı  “Harç bitti, inşaat paydos” moduna girer. Hedef sınavlardı. Sınavlar bitmiş, notlar sisteme girilmişse ders işlemenin bir mantığı olmazdı artık. Kazara öğretmen ders işlemeye kalksa  “Hocam son hafta da ders işlenir mi?” diye itiraz korosu harekete geçer.  Ders materyali zaten gelmemiştir.  Ders işlemeyi istemeyen öğrenciyi sınıfta tutmak zaten ayrı bir mesele. Sınıfta tutan öğretmen en başarılı öğretmendir. Kimi okula gelmez, kimi gelir; okulun dışında dolaşır. Okula gelip sınıfa girmeyen öğrenciler ise dersi asarak  ders bitimine kadar park ve bahçelerde akşamı yapar. Akşamında evlerine vardıklarında aile, “Niçin okula gitmiyorsun? “ dediğinde “Zaten ders işlenmiyor ki, boşu boşuna niye gideyim?” mazeretlerinin ardı arkası kesilmez.

Akşamın olmasına ramak kala nasıl ki inşaat işçilerinde bir isteksizlik ve yorgunluk baş gösteriyorsa personel ve öğrencilerde de bir bıkkınlık, bezginlik ve zihinsel yorgunluk baş gösteriyor. Hem I. dönem, hem de ikinci dönem karne haftalarını eğitim ve öğretimin  ölü haftaları olarak değerlendiriyorum. 180 iş gününün içinden sayılan bu günlerimiz maalesef berhava olmuş haftalarımızdır.

Ortaokul II.sınıfta okurken karne günü ders işleyen bir öğretmenimiz vardı: Türkçe öğretmenimiz Orhan DEMİRÖZ. Kulakları çınlasın. Vefat etmişse Allah rahmet eylesin. Sınıfcak, “Hocam! Bugünde, bu saatte ders işlenir mi?” dediysek de aldırmadı. Ders işlemeye devam etti. Allah sayılarını çoğaltsın.

 

Milli Eğitim Eski Bakanı Ömer  DİNÇER bakan olduğunda: “Üniversitede öğrenci iken seçmeli ders olarak İngilizce dersini seçmiştim. 80-100 kişilik sınıfımız kısa zaman zarfı içerisinde iyice azaldı. Sonunda sadece devam eden ben kaldım. Bir gün derse gidemedim. İngiliz uyruklu hocam ertesi günü bana: ‘Ömer sana kırgınım, seni gelecek diye ders boyunca seni sınıfta bekledim’ deyince bir daha devamsızlık yapmadım. Birebir ders işledik. Öğrendiğim ekstra İngilizce’yi ona borçluyum” şeklinde açıklamada bulunmuştu. Tek kişiyle ders işlemek,  bize ne kadar da yabancı. Bu uygulama bize özgü değil maalesef. Zaten o hoca da yabancıymış.

 

Eğitim ve öğretimde metodumuz, kompozisyondaki giriş, gelişme ve sonuç bölümü gibi planlı ve ciddi olsun. Hangi kademede olursak olalım, zamanı verimli geçecek şekilde değerlendiren kişiler olmamız temennisiyle… Allah bizi affetsin... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi