KONYA’NIN Fî TARİHİ - 6
Antik adı Botsa, yeni adı Güneydere olan köyünde insan eliyle oyulmuş kiliselerden biri de Pir Ahmet İni’dir. Osmanlı- Karamanlı çekişmeleri sırasında kaçan Pir Ahmet’in burada gizlendiği için Pir Ahmet İni adını aldığını düşünüyorum.
Raflı mağaranın hemen doğusunda tamamen kayaya oyulmuş, önü yıkık iki katlı ve tam teşekküllü tamamı kayadan oyma bir kilisedir. Kilise sarp bir yerde büyük bir kaya kütlesinin böğrüne gizlenmiştir. Çevreden bakıldığında kolaylıkla görülmez. Manastır olarak da kullanılmış olan bu kilisenin girişi küçük bir oyuktandır. Yukarıya doğru giden bir tünelle ikinci kata çıkılır. Kilise tam teşekküllü olup, günah çıkartma yerleri, adak ve kurban yerleri ile keşiş mezarlarının bulunduğu gizli bölmeler vardır. Üst kattaki ayin salonunda, sağ tarafa ölü külü koyma yerleri oyulmuştur. Ortada kayadan oyulmuş direkler vardır. Orta direğin hemen yanında bir adak yeri ve kurban halkası; âyin salonunun Sağ ilerisinde bir günah çıkarma odası, solda ise, içten içe girilen üç oda daha vardır. En dipteki odanın içinde kandil yakma yerleriyle, papaz taşı bulunmaktadır. Tavan ve duvarlardaki kutsal resimler kararmıştır. Sol ileride bir mihrap olup mihrabın altında definecilerin kazarak buldukları iki mezar odası ile bir tünel bulunmaktadır. Bu tünele ve odalara girebilmek için mihrabın iki yanına kazılmış basamaklardan üç metre kadar aşağıya inmek gerekiyor. Definecilerin bulduğu tünel ve mezar odalarına düzgün oyulmuş bir taş kapıdan girilir. Alt katta ise yalnızca mezar yerleri yer almaktadır.
İNCİL’DE ANLATILAN OLAYLAR
İncil’de yazılanlara göre; bu bölgeler Hıristiyanlar için çok kutsal ve önemli dinsel ziyaret yerleridir.
Hazreti İsa çarmıha gerilmeden önce, sağlığında kendisine yalnızca 12 kişi inanmıştı. Bu 12 kişiye havari, şakirtler ( yol arkadaşları) denilir. Hazreti İsa, sağlığında; yeni bir din olan Hıristiyanlığı yaymak için kendisine inananları ve annesi Meryem’i görevlendirmişti. Hazreti İsa’nın çarmıha gerilmesiyle bunlar ve Meryem yeni dini dünyaya yaymak için yola çıkarlar.
Tarsus doğumlu olup Filistin’de yaşayan ve hem Filistin hem Roma vatandaşlığına sahip olan, bir çadır dikimcisinin oğlu yaşamaktaydı. Kara kuru, esmer tenli, çalı sakallı bu kişi Musevi bir din bilgesiydi. Bu bilge, 12 Havarinin yeni bir dini yaymak için yola çıktıklarını duyunca; onları yolda yakalayıp öldürmek için peşlerine düştü. Epeyce yol aldıktan sonra yoruldu. Dinlenmek için bir ağacın altına oturdu. Yorgun olduğu için kısa bir süre sonra uyuyakaldı. Uyku sırasında bir ilahi rüya gördü. Rüyasında Hazreti İsa’nın, kendisine; havarileri öldürmemesini ve yeni dini kabul edip, dünyaya yaymasını söylemesi ile uykudan uyandığında inanmış bir mümin olmuştu. Tövbeye geldi ve yeni bir din olan Hıristiyanlığı dünyaya yaymak için yola çıktı. Pek çok yer dolaşıp, her gittiği yerde insanları bu yeni dine davet etti.
Bu Musevi din bilgesi 12 havariden değildi, ama Hıristiyanlığın yayılmasında çok çaba harcayarak en büyük rolü oynadı. Bu bilge Jean Poll, Paul, Paulus, Pavlus, Sen poll gibi isimlerle tanınacak ve adı tarih kitaplarıyla İncil kopyalarına geçecekti.
Poll birçok yere gidip vaizler verdikten sonra hiçbir yerde tutunamadı ve Yalvaç’a yolu düştü. Oradan da Konya’ya geldi. 46 yılıydı ve Konya hepten Musevi idi. Konya halkına bir süre öğütler vererek, halkı Hıristiyanlığa davet eden Poll, Burada Konyalı bir genç kıza da âşık olmuştu. Bu aşkın kötü bir örnek olabileceğini düşünen Konya halkı tarafından taşlanan Poll şehir dışına çıkarıldı. Gönlü Konya’daydı ama geriye dönüş olanağı yoktu. Yolu bu kez Lystra’ya düştü. Lystra halkı putperest idi. Halk Poll’e ve vaizlerine kuşkuyla bakarken, orada bir keramet olayı yaşandı. Lystra’da doğuştan yatalak ve kötürüm olan birisi yaşıyordu. Poll, ona “Kalk yürü” dedi. O kötürüm adam ayağa kalktı ve yürüdü. Bu olaya tanık olanlar; “Biz tanrımızı bulduk, sen bizim tanrımızsın.” dediler. Poll halka seslendi: “Ben Tanrı değilim. Ancak hak dine sizi davet etmeye geldim.” dedi. Halk, Poll’e sevgi gösterisinde bulunup, onu alıkoydular. Konya’da bu olay duyulunca, birtakım Konyalılar Lystra’ya giderek Poll’e tacizde bulundular. Poll, taşlanmış ve hırpalanmış olarak bir kez daha kovalanmıştı. Bu kez Karaman’ın otantik kenti Derbe’ye (Karaman Aşıran köyü yakınında, orada bir de Derbe - Kerti Höyüğü vardır) gitti. Davetini ve vaizlerini orada sürdürdü. Bir süre sonra bu gezilere yeni geziler eklendi.
Poll’ün ilk gezisine Barnabas eşlik etmişti. Daha sonra aralarında çıkan bir anlaşmazlık sonunda Poll Lystralı Timoteyus’la birlikte gezilerini sürdürdü. Lystralı Timoteyus İncil’in mektuplar bölümünde kendisine mektuplar yazılan kişidir.
İkinci kez Lystra’ya gelişinde burada Poll’ün ilk yol arkadaşı Barnabas tarafından ilk İncil yazıldı ve ilk kilise yapıldı.
İNCİL’İN SERÜVENİ
Lystra’da ilk İncil’in yazılmasından sonra; Poll’ün ikinci yol arkadaşı Lystralı Timoteyus, ikinci bir İncil yazdı. Kısa sürede sayıları çoğalan İncil yazmaları birbirini tutmadığından İznik’te büyük bir din toplantısı yapıldı. Bu toplantıda Barnabas İncil’i yasaklandı ve öteki İncillerle birlikte yok edilerek İncil sayısı 4’e indirildi. Matta, Yuhanna, Markos ve Luka tarafından yazılan 4 İncil, yazarlarının adlarıyla İsevi dünyasına yayıldı. Bu 4 İncil’in içine Zebur ve Tevrat da ilave edildi.
Barnabas İncil’i hiçbir kesimde kabul görmedi. Yasaklandı, kopyaları yok edildi. Ancak günümüzde Barnabas İncil’i olarak bilinen İncil’in gerçek ve orijinal İncil olabileceğini düşünenler var. Bu İncil; Poll’den, Lystralı Timoteyus’den ve gezilerinden hiç söz etmez. Bu İncil okunduğunda İslam’a ters düşen hiçbir söz bulunmaz. Bu yüzden İseviler ve Müslümanlar, bu İncil’in Müslüman ve kurnaz bir din adamı tarafından yazıldığına inanmaktadırlar.