Bir Hainin İbretlik Sonu
Osmanlı’nın son döneminde iki kez nazırlık (bakanlık) yapmış; Milli Mücadele’ye karşı çıkıp, Kurtuluş Savaşı yerine İngiliz egemenliği için çalışan, İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurucularından Gazeteci Ali Kemal’in sonu çok düşündürücüdür. Halkına ihanet eden bu Ali Kemal, halk tarafından linç edilerek öldürülmüştür. Yakın tarihin bu örneği, hain olan ya da hainliğe özenen herkese ders olmalı. Hiç kimsede yenilmez güç yoktur. İlahi adalet yanılmaz ve bunun en somut örneğini de Ali Kemal’in linç edilmesinde görüyoruz.
Ankara hükümeti Ali Kemal’in yakalanması için İstanbul’a emir gönderir. Gizli polis teşkilatından Cemi ve mazlum beyler iki gün araştırma yaptıktan sonra Ali Kemal’in izini bulurlar. İki komiser sessiz bir baskınla Beyoğlu’nda Ali Kemal’i yakalarlar. Cemi Bey Polis Müdürü Esat’tan talimat alır. “Bu akşam saat 9.30 da sizi İzmit’e götürecek motor sahilde hazır olacak. Ali Kemal’i doğruca Kocaeli’ne, oradan trenle Ankara’ya götüreceksiniz. Ben gerekli talimatları vereceğim. Başaracağınızı ümit ederim.“
İki komiser Ali Kemal’i de alarak sahile inerler ve kendilerini götürecek motoru beklemeye başlarlar. Saat 10.30’da fenersiz bir motor gelip sahile yanaşır. Hemen motora binip karanlıkta gözden kaybolurlar. Deniz dalgalıdır üstelik motor manyetosu su kaçırmaktadır. Kasım gecesinin soğuğunda denizde çıkan fırtınadan ceviz kabuğu gibi sallanarak batıp çıkan motor İzmit’e doğru sürüklenirken; Ali Kemal nereye götürüldüğünü birkaç kez daha sorunca, Cemi Bey gerçeği söyledi; “Sizi Ankara’ya götürüyoruz. Aldığımız emir böyledir.” Ali Kemal’in yüzü sarardı, titremeye başladı ve yarım saat kadar sessiz kaldıktan sonra biraz rahatlamış olarak konuşmaya başladı. “Her şeyi ümit ederdim de Beyoğlu Caddesi’nin ortasında İngiliz polislerinin elinden alınarak Anadolu’ya götürüleceğim hiç aklıma gelmezdi. Zararı yok, kader böyleymiş. Bakalım bundan sonra neler olacak?” Dalgalarla bata çıka ilerlemeye çalışan motor yeniden bozuldu, makinist düzeltmeye uğraşırken iştahla ekmek zeytin yiyen Ali Kemal yanındakilere “Çok korkuyorsunuz sanırım.” Deyince Cemi Bey kızarak yüksek sesle bağırdı. “Siz denizden korkmuyorsunuz ya, huzuruna çıkacağınız mahkemenin cezasından korkun.” Ali Kemal gülerek “Hesap vermeye hazırım. Fevzi Paşa’yı tanırım iyi adamdır. Ona söz dinletebileceğimi sanıyorum. Er geç beni af ederler.”
Yeniden bozulan motorun çalışma olasılığı kalmayınca, gün ağarırken yakınlarından geçen bir mavna yardımıyla Değirmendere sahiline çekilirler. Cemi Bey Değirmendere komutanıyla görüşüp İzmit’teki Nurettin paşa’ya telgraf çekerek durumu anlatır. Nurettin Paşa’nın yolladığı vapura binip İzmit’e varırlar. Sahili asker sivil yüzlerce kişi doldurmuş Ali Kemal’i beklemektedirler. Vapurdan inenler Nurettin Paşa’nın huzuruna çıkarılırlar. Sorgulamadan sonra, Ankara’ya gönderilmek üzere silahlı askerlerin korumasında dışarıya çıkarılan Ali Kemal; halkın saldırısına uğrar. Taşlanarak öldürülür, cesedi meydanlarda sürüklendikten sonra boynuna idam yaftası asılarak idam edilir. İşte ders alınması gereken acı son!
*KAYNAKÇA
Esat Mahmut Karakurt, Ali Kemal İstanbul’dan İzmit’e Nasıl Kaçırılmıştı? Hayat Tarih dergisi, sayı: 10, Ekim 1977