İnternet büyük bir hızla dünyanın her köşesine erişmektedir. İşlevi, üretilen her türlü bilginin saklanması, paylaşılması ve kolay erişimidir. İnternet teknolojisi yardımıyla bilgiler insanlara kolay, ucuz, hızlı ve  güvenli bir şekilde erişebilmektedir. İnternet insanlar için tanışma, sohbet etme, alışveriş yapma, müzik dinleme, film seyretme veya bilgi arama gibi amaçlar için dünyanın her yerinde internet kullanılır.

Bu avantajların yanı sıra dezavantajları da vardır. Özellikle gençlerin internet kullanımıyla ilgili yaşadıkları dezavantajlarından bazıları şunlardır; olumsuz ve tehlikeli inanç siteleri, günlük işleri aksatacak şekilde zaman kaybına neden olması, internette kişinin kendisini olduğu gibi yansıtmaması nedeniyle kimlik kargaşasına neden olması ve internetin bağımlılık yaratması olarak sayılabilir.

Teknoloji biz istesek de istemesek de kendi kültürünü oluşturmaktadır. Bu internet için de böyledir. Dengeli bir internet kullanıcısı olarak, olumlu yönlerinden faydalanıp, olumsuz taraflarından kaçınmak bizim elimizdedir. Her şey de olduğu gibi internet kullanımında aşırıya kaçmayıp bu önemli iletişim aracını kendi faydamıza kullanabiliriz. Özellikle seçimden sonra internet üzerinde dolaşan resimler ve görüntüler yani tüm geyikler hem bizlerin zamanının boşa geçmesine neden oluyor, hem de internetin boş yere lüzumsuz bir şekilde kullanılmasını sağlıyor… Umarım her şeyde olduğu gibi İnterneti de lüzumsuz yere kullanmayız, kaybetmeden de kıymetini anlarız…

Gelelim aklıma takılan başka bir konuya… Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre dilde meydana gelen yabancılaşma giderek artıyor. Bunun en çarpıcı örnekleri de ilk olarak dükkan, market ve iş yerlerinin İngilizce olarak adlandırılmasıyla başlamıştır. Özellikle genç kesimin kullandığı anlık mesajlaşma programları, bazı sosyal siteler ve kalitesiz reklamlarda bu yozlaşmanın temeli olmuştur.

Dil bir ülkenin birliğinin ve bağımsızlığının en önemli simgesidir. Tarihte de bakacak olursak yıkılan bütün devletler ilk olarak dillerini kaybetmiştirler. Çünkü dilini kaybeden bir millet, milli benliğini, değerlerini, özünü ve daha doğrusu her şeyini yitirmiş demektir. David People Coffee, Charlie Chaplin Cafe & Bistro, Jimmy Joker, Starbucks Coffee, Willy Wonders Coffee, The Jacks Cafe... Saint Joseph börek evi… Bunlar ilk etapta aklıma gelenler. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Konya’da bu isimleri ve bu isimlerden iş yerlerini görmek beni üzüyor…

Son olarak Rixos Otel’den bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Müdürüm Mustafa Ekmekçioğlu ile Rixos Otele gittik. Özlem Aydoğdu ismini basın ile ilgilenen herkes bilir. Otelin basından sorumlu yöneticisidir. Özlem hanım, güler yüzü, neşesi ve kibarlığı ile yıllardır herkesin takdirini kazanmıştır. Bizde Otelin kalite yöneticisi Betül Oğuz ile görüştük Özlem Hanım ile birlikte. Betül Hanımın Rixos için yaptığı yeniliklerden, gösterdiği çabalardan ve gün içerisinde yaptığı koşuşturmadan bahsetti Özlem Hanım ama Betül Oğuz yokken. 

Sonra Betül hanımın ağzından dinledik yaptığı çalışmaları ve koşuşturmacasını…  Gerçekten hem aldıkları belgeleri hak ettiklerini hem de bundan sonra aldıkları belgeleri hak ettiklerini göstermek için neler yapacaklarını kendi gözlerimizle gördük. Eeee boşuna bu belgeleri almamışlar.

Özlem hanımın güler yüzü ve misafirperverliğinden dolayı kendisine bu satırlardan bir kez daha teşekkür ediyor, gülen yüzü hiç sormasın başarıları her daim olsun diyorum.