Gözyaşı döküyoruz ama en karasından!
Sözün bittiği yerdeyiz. Ne söylesek anlamı yok... Ne yazsak boş artık!
Soma’da ekmek parası için maden ocağına giren işçiler yine hayatlarını kaybettiler.
Adları yoktur onların; sen, ben gibi de değiller işte sadece onlardır; onlar. Nasıl yaşar, nasıl güler, nasıl ağlar, ne yer, ne içerler bilinmez.
Evet, onlar da nefes alırlar, gerçi kirlidir nefesleri ama olsun alırlar. Yaradan sağ olsun yaratmış ama biz kirletmişiz nefeslerini. El birliği ile…
Susarak, görmezden gelerek, en çok da fırsatı bulunca ahkâm keserek, sonra da unutarak kirletmişiz nefeslerini ve onları…
Ender de olsa görürsün kara yüzlerinde akan gözyaşlarının yolunu…
Gözyaşı bile utanır anlayacağın onlardan. Onlar gibi temiz olamadım diye. Yürekleri böyle temizdir işte. Sonra isyan nedir bilmez onlar, bilmezlikleri; yürekleri yüreksiz olduğu için değil, yürekleri sessiz olduğu içindir.
Kırk yılın başında hatırlanırlar. O da öldüklerinde… Ama öyle yalnız öldüklerinde, falan değil. Soma’daki gibi öldüklerinde… Karanlıkta… Çok karanlıkta…
Hep yazdık ve yazmaya devam ediyoruz.
Soma faciası bize insan hayatına karşı duyulan sorumluluk anlayışımızın neresinde olduğumuzu bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı.
Soma’da kazanın olduğu maden ocağı işletmesinin resmî web sayfasında iş sağlığı ve güvenliği konusunda “örnek” durumda olduklarını belirtiyor. Çalışma Bakanlığı, yapmış olduğu son denetimlerde “iş güvenliği açısından hiçbir sorun görülmediğini” söylüyor.
Ama sonuç bu tespitleri doğrulamıyor. İş kazalarına bu gidişle daha ne kadar insanımızı kurban vereceğiz bu belli değil...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve ilgili bakanlık yetkilileri ile Çalışma Bakanı ve ilgili bakanlık yetkilileri derhal istifa etmelidir. Manisa Valisi, Soma Kaymakamı gibi yerel yetkililer derhal istifa etmelidir. Maden ocağı sahibi şirket ve sorumluları hakkında derhal adli ve idari soruşturma başlatılarak gereği yapılmalı, sorumluluğu olanlar cezalandırılmalıdır.
Anımsayın, 2010 yılında Zonguldak kömür işletmelerinde bir facia olmuş ve 30 madencimiz can vermişti.
Başbakan konuştu: “Maden işçisinin kaderinde bu var!” Dönemin Çalışma Bakanı Ömer Dinçer konuştu: “Ölen işçilerimizin acı çekmediklerini söyleyebilirim. Güzel öldüler!”
Alay edip etmediklerini bugüne kadar anlayabilmiş değilim.
Orada can pazarı kurulmuştu ama günümüzün Çalışma Bakanı Faruk Çelik ortada yoktu. Yurt dışı gezide imiş!
Son olarak; Obama’nın karşısında bacak bacak üzerine atmak, Fransa’yı azarlayıp, İsrail’e kafa tutmak yiğitlik değil. Yiğitliğini burada göstereceksin. Ben meydanlarda değil böyle ortamlarda yiğit isterim… Manisa’da camilerde kurbanların evlerinde kader mevlitleri okutun. Bu Allah’tan geldi biz bir şey yamadık deyin… Daha 2 ay önce seçim öncesi miting için Manisa’ya geldiğinizde kafalarında baretleriyle 1 yevmiye fazla vererek meydanlara getirdiğiniz işçilerdi dün ölenler…
Haberiniz olsun…