Fatih Özer

Fatih Özer

İstiklal Marşı

İstiklal Marşı

Millî marşlar, ülkelerin bağımsızlık simgelerinden olup resmî makamlarca onaylanmış, çeşitli etkinliklerde seslendirilen şiir tarzı metinlerdir. Bunlar ait oldukları milletlerin millî duygularını anlatıp millet üyelerine aynı duygu ve düşünceleri hissettirirler. “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;” diye başlayıp “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” sözüyle biten Türk İstiklâl Marşı da Millî Mücadele ruhunun bir tezahürü olarak ortaya çıkmış, Türk milletinin ezelden ebede var olma arzusunun kalpten dile dökülen tercümanı olmuştur. Millî azmi her bir Türk ferdinin kalbine ayrı ayrı işlemiştir. Büyük Millet Meclisi Türk Kurtuluş Savaşı’nın en zor dönemlerinde, 12 Mart 1921’de yaptığı görüşmelerin ardından İstiklâl Marşı’nı millî marş olarak kabul etmiş, “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” dizeleriyle Türk milleti adına her türlü esareti reddetmiştir. İstiklâl Marşı, Türk milletinin özgürlüğe olan inancının dilde somutlaşmış hâlidir. Bu açıdan Türk Kurtuluş Savaşı sırasında bu mücadelenin destanının yazılması, askere ve halka millî heyecan aşılanması, millî heyecan ve azmi maneviyi sahada koruyup beslemek için bir marşa lüzum

ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK

İstiklâl Marşı için açılan müsabakaya yedi yüz yirmi dört şiir katıldı. İnceleme için Maarif Nezaretince oluşturulan edebi encümen bu şiirleri değerlendirmeye aldığında muhakkak ki her birini değerli görmekle beraber bunları Türk milletinin giriştiği özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini tam anlamıyla ifade ve terennüm edecek özellikte bulmadı. Bu kadar şiir arasından herhangi biri tam olarak dikkat çekici bulunmadığına göre “O zaman bunu kim yazabilir?” sorusu sorulmaya başlanmıştı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi, bu şiiri Burdur Mebusu Mehmet Akif Ersoy’un yazabileceğini düşünmüştü. Ama yapılan incelemelerde Mehmet Akif Ersoy’un açılan müsabakaya katılmadığı görülmüştü. Bu durum karşısında Hamdullah Suphi Tanrıöver kendisine bir tezkere yazmış ayrıca arkadaşı Hasan Basri Çantay’dan da onu ikna etmesini istemişti. Aslında Mehmet Akif Ersoy mükâfat karşılığında böyle bir şiir yazmayı düşünmemişti. Kendisine marşı yazmasının, maksadın temini için son çare görüldüğü, endişelerinin giderileceği söylenildiğinde ancak bu şartlarda bir marş yazmayı kabul etmiş ve ardından da yazı işine koyulmuştu.

MECLISTE OKUNDU

.

İstiklâl Marşı oldukça coşkulu bir halde kabul edilirken Mehmet Akif Ersoy heyecanından ve mahcubiyetinden Meclis’te duramamış, salona çıkmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklâl Marşı’nı kabul ettikten sonra Mehmet Akif Ersoy daha önce müsabaka için ortaya konulan beş yüz liralık mükâfatı almadı. Bunu fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine son vermek maksadıyla kurulmuş olan Darülmesai’ye bağışladı.

Mehmet Akif Ersoy İstiklâl Marşı’nı Safahat isimli eserine almamış ve onu Türk milletine hediye etmişti. “Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!” diyerek yazıldığı dönemin zorluğuna dikkat çekmişti. İstiklâl Marşı’nın hangi ortamda nasıl bir ruh hali ile yazıldığı oldukça önemli bir meseledir. Bu marşı yazdıran şey Milli Mücadele ruhu, vatan ve bağımsızlık aşkıdır. Onu yazmak için o günleri görmek gerektiğini, sonradan ne başkasının ne de kendisinin bunu bir daha yazamayacağını, marşın kendisinin millete karşı en büyük hediyesi olduğunu dile getiren Mehmet Akif Ersoy bu düşüncelerini ifade etmek açısından şu cümleleri kullanacaktı: “İstiklâl Marşı. O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir fecayi karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.” Mustafa Kemal Atatürk de Mehmet Akif Ersoy’un o günlerin hatırasına yazdığı İstiklâl Marşı ile ilgili düşüncelerini dile getirirken şöyle diyecekti: “Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır, inkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu, ne unutmak ne de unutturmak lazımdır. İstiklâl Marşı’nda, istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır: ‘Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!’ Benim, bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar, işte bunlardır. Hürriyet ve istiklâl aşkı bu milletin ruhudur.”

KAHRAMANCA MÜCADELE

Millî marş olarak kabul edilişinin 101. yılında İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, istiklâl ve istikbal mücadelemizin temsil makamındaki ilk meclisin vekillerini, vatan için kahramanca mücadele etmiş bütün şehit ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

Aziz ruhları şad olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Özer Arşivi