Fatih Özer

Fatih Özer

Liyakatsız,Hayalsiz,Hedefsiz... Bunlar oldukça yokuz...

Liyakatsız,Hayalsiz,Hedefsiz... Bunlar oldukça yokuz...

Çok endişe etmekteyim yarınlardan!

Benliğimize sirayet eden, çürümenin en derinlerimize ulaştığı, giderek su yüzüne çıktığı bu demlerde ne hazindir ki artık hiçbir şey güven verip, gelecek vaat edip, mutluluk telkin etmiyor…

Geçen her dakika birbirimize yabancılaştığımız

Sırtımızı her dönüşümüzde “Acaba mı?” sorusunun beynimizi kemirdiği kıyamet alameti bir devrin ortasındayız.

Ne güvenle yaslanacağımız sağlam dağlar ne de güven timsali sözü senet sayılan adamlar kaldı etrafımızda.

Adeta bir başımıza kalmışız Robinson misali…

Dalkavuk fikirlerin omuz omuza yol aldığı, bir yaman çelişkinin med-cezirleri olmuşuz erenler!

Nicedir insanlığımızla kavgadayız sanki;

Çok yüzlüyüz,

Riyakârız,

Egoistiz,

Yalancıyız,

İşgüzarız,

Sabırsız, merhametsiz, vicdansızız...

Ve en acısı dalkavuğuz erenler !

Kanaatim odur ki ademoğlu hiç bir devirde böylesine insanlık tahtından düşmemişti !

Hiçbir vakit böylesine dünyaya tapıp, kişiliğini üç kuruş menfaat uğruna pazara çıkarmadı.

Gözünü budaktan esirgemeyen, erdemli, dürüst, karakteri oturmuş insanların sayısının her an tükeniyor oluşunu, çıkışını hayatlarımızdan endişe, hayret ve ibretle gözlemliyor ve kahroluyorum.

Tükenip yok oluyorlar, zira böyle kimseler bu kavanoz dipli dünyada itibar görmez, Sevilmez ve hiçbir mevkiye de getirilmezler bilirsiniz.

Ve yine malumunuzdur ki;

Makam ve mevki sahibi olmak ne kadar yağlayıp cilaladığın ile doğru orantılıdır.

Dostlarım çok yüzlülük, dalkavukluk oldukça eski bir meslektir aslında.

Hatta bu türden insanlar için sayısızca fıkra da girmiştir kültürümüze.

Fakat ne olursa olsun hiçbir vakit bu kadar sayısı artmamıştır bu meslek erbabının.

Üstelik şimdilerde teknolojinin rüzgarını da arkalarına alıp,

Kitle iletişim araçları da devreye girince dalkavukluk yarışlarında bir dalgalanma dahi olmuştur diyebiliriz.

Devrin birinde Bir filozof ve dalkavuğu bir arada sohbet ediyorlarmış.

Ancak bu sohbette filozof ne dese dalkavuk onu tasdik ediyormuş.

Sonunda filozof dalkavuğa haykırmış:

-‘’Yahu adam, bir kez olsun bir söylediğime itiraz et de iki kişi olduğumuzu anlayayım!”

Sözün özü dostlarım dalkavukluk da zor zanaat aslında, hiç kolay değil.

En azından ben fakir için imkansız.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirini ilkokul yıllarından beri bilirdim ve ezberimde idi dostlarım lakin bu günlerde daha bir sık hatırlar, daha bir sık tekrarlar oldum.

Dizelerinin kudretini, yakıcılığını belki de bu düşüncelerimi desteklediği için kendime daha bir yakın buluyorum bu günlerde kim bilir!

“Gökyüzünün başka rengi de varmış

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

Su insanı boğar ateş yakarmış

Her doğan günün bir dert olduğunu

İnsan bu yaşa gelince anlarmış!”

Doğan her günün binlerce sıkıntı ve dert olduğunu hepimiz tecrübe ettik binlerce kez öyle değil mi erenler ?

Tekrarını yapan aynı günün, yorgunluğunu bilir ve tanırız hepimiz lakin bugün başka, yarın daha başka konuşanların varlığını her dem yeni baştan tecrübe eder olduk .

Her gün sırtımızı verdiğimiz bir dağ daha çöküyor arkamızdan ve yanı başımızdan.

Ve yüreklerimiz acıyor bin bir yerinden!

Yüzümüz gülmüyor artık farkında mısınız erenler?

Mutsuzluk ve umutsuzluk tavan yapmış hayatlarımızı boğmakta zifiri karanlıklara.

Başımızdaki bin türlü dert ve sıkıntı yetmezmiş gibi bir de güvenilecek adam kıtlığı baş gösterdi.

Eyvah ki ne eyvah…

Elde ettiklerini kaybetme korkusuyla kişiliğinden taviz verenlerin utancı ve zamanla kendilerinin bile hatırlamadığı kendileri.

Kaybeden…

Aslında kendini kaybedip farkında olmayan insanlar!

Karalar bağlayıp, insanlığımızın, kendimizin yasını tutsak yeridir erenler.

Çok yüzlülük, dalkavukluk enflasyonu yaşıyoruz.

İstiyoruz ki yanlışlar, kötülükler, arsızlıklar, yalanlar mertçe söylensin, kimseler korunup gözetilmesin.

Fakat ne çare…

Hak, adalet, vicdan, merhamet dile gelsin ve herkesin gelip geçtiği yol olsun,

Sağanak sağanak yağsın üzerimize ayrım yapmaksızın.

Çünkü bunlara hepimizin gereksinimi var ey okur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Özer Arşivi