CHP’li yeni sisteme ayak uydurabilecek mi
CHP’li yeni sisteme ayak uydurabilecek mi
CHP ilçe kongrelerini bitirdi ve şimdi sıra İl Kongresi’ne geldi. 16 Şubat pazar günü CHP’liler il kongresi için tekrar toplanacaklar. Malumunuz şimdilik 3 aday var.
Birincisi mevcut başkan, gençliğinden, öğrenciliğinden beri tanıdığım, Seydişehirli, Avukat Barış Bektaş. CHP örgütleri genç ve dinamik bir başkan olarak Bektaş’ı sevdiler. Ki sevmeseler, Selçuklu ilçe başkanlığı görevinden sonra kendisini il başkanlığına getirmezlerdi.
İkincisi başhekimliğinden bu yana Konya’da çok emek vermiş, 25 ve 26. Dönem TBMM’de Konya Milletvekili olarak görev yapmış ve de Konyalı’nın da sevdiği bir isim Dr.Mustafa Hüsnü Bozkurt.
Hüsnü Bozkurt bundan yıllar önce 1998 kongresinde de il başkanlığına aday olmuş ve il başkanlığını kazanmıştı. Akabinde 1999 Genel Seçimlerinde milletvekili aday adayı olmuş ve ön seçime katılmıştı. 16 Şubat Pazar günü yapılacak il kongresinde üçüncü aday olarak gözüken Av.Saim Sezen’le, Hüsnü Bozkurt’un yolları 1999 Genel Seçimlerinde CHP ön seçimlerinde kesişmişti.
Av. Saim Sezen Aksaray Vali Yardımcılığı görevinden emekli olmuş ve CHP’ye de üye olmuştu. 1999 genel seçimlerinde ön seçimle aday belirleme yöntemi üzerine kendisi de aday adayı olmuştu. 1998 il kongresinde il başkanı seçilen, çiçeği burnunda il başkanı Dr.Hüsnü Bozkurt, SHP’nin Konya İl Teşkilatını yıllarca ayakta tutan değerli siyasetçi Dr.Recai Ersoy, 1998 il kongresinden önce il başkanlığı görevini yürüten Musa Akgül gibi isimlerle ön seçime giren Av. Saim Sezen tüm aday adaylarını geride bırakarak, CHP örgütlerinin teveccühüyle ön seçimde 1. sıraya oturmuştu. Ancak şanssızlık bu ya, 1999 genel seçimlerinde CHP baraj altında kaldığı için milletvekili çıkaramamıştı.
Tabii ki 3adayın da hem CHP için hem Konya için bir değer olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Üçüne de ayrı ayrı başarılar diliyorum.
Burada yeni sistemimizden biraz bahsetmek gerekliliği hissediyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizin bundan sonraki uygulamalarının şeklini belirleyecek olan sistemidir. Buna tipik bir “başkanlık” sistemi demek sanırım çok yanlış olmaz. Ve bu sistemde Genel Merkez örgütlenmeleri dışındaki taşra örgütlenmelerinin çok da büyük bir önemi olmayacağı gözüküyor. Taşra örgütlenmelerinde de maalesef İl Başkanlığı dışında bir örgütlenmenin söz sahibi olmayacağını düşünüyorum.
Yani eskiden “tabandan-tavana” örgütlenme biçimi sistemde kullanılırken, bundan sonraki dönemlerde tavandan tabana bir örgütlenme sistemi benimsenecektir.
Normal şartlar altında, ilçelerin köy ve mahalle delegeleri, ilçe başkanlarını; il delegeleri, il başkanlarını ve de genel merkez delegeleri, genel merkez kademeleriyle, genel başkanları seçerlerdi. Son dönemlerde bu iş biraz daha göstermelik hale döndü. Yani genel başkanların istedikleri delegeler aşağıdan yukarıya görev alarak genel başkanı seçer duruma geldiler. İlerleyen süreçte, seçim kanunlarında buna bile gerek kalacağını düşünmüyorum. Parti üst kademesi tüm örgüt şekillenmesini belirleyecek. Bu durumda il başkanları sadece genel başkanın habercisi olacaktır.
Şimdi bunu okuyacak CHP’liler bana itiraz edecekler ama maalesef gelecek sürecin böyle olacağı konusunda tartışacak hiçbir şey görmüyorum. Bu doğrudur veya yanlıştır diye de söylemiyorum. Kimine göre doğru olabilir kimine göre yanlıştır. Ama sonuca bakmak lazım…
CHP bilindiği üzere son dönemde sosyal demokrat ideolojiye sarılmıştı. Dolayısıyla sosyal demokrasi açısından da bakıldığında ideolojik olarak biraz daha liberalizme kayması da yukarıda yazdığım yeni sisteme adapte olabilmek adına gayet normaldir.
Tabii ki henüz CHP’liler bu duruma tam anlamıyla uyum sağlayamasalar da zaman içerisinde bu duruma uyum sağlamak zorundadırlar. Çünkü, bu şartlar altında, CHP iktidar hedefi çizmektedir. Yani şartlar bu şekilde olacaktır ve şu anda iktidarın en büyük alternatifi konumundadır.
Hal böyle olunca hafta sonu yapılacak olan il kongresinde 3 adaydan yeni sisteme en fazla adapte olabilecek adayı CHP’liler seçmek zorundadırlar.
Teorik manada baktığımızda nasıl, bir solcunun, hem Atatürkçü, hem sosyal demokrat, hem sosyalist ve hem de milliyetçi olamayacağı düşünülüyorsa; aynı zamanda il kongresinde de geçerli olacak teori genel merkez desteği olacaktır.
Yani genel merkezin desteklemeyeceği bir aday kazansa bile örgütsel bir yaptırımı veya gücü olmayacaktır.
Aynı zamanda genel merkez politikalarını tabana duyuracak bir göreve sahip olan il başkanlığı sonuçta kendisi yeni bir politikayla ortaya çıkamayacaktır. Dolayısıyla Konya adına baktığımızda 3 adaydan kim il başkanı olursa olsun, CHP’linin dışında Konyalı’nın da beklentisi “Genel Merkez’de güçlü bir Konya” olacaktır.
Önümüzdeki 1 haftalık süreçte gelişmeleri hep beraber takip edeceğiz. Umarım sadece CHP için değil Konya siyaseti için de güzel bir sonuç ortaya çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.