Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

Apo ile değil hâmisiyle çözüm arayın

Apo ile değil hâmisiyle çözüm arayın

Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı konuşmadan beri o kadar çok arayan oldu ki aslında hiç yazmak istemediğim bir konu hakkında mecburen fikrimi paylaşmak zorunda kaldım. Aslında gündem oluşturması bile anlamsız olan bir konu bu. Yani MHP eli dağıttı, CHP “eli arttırdı”. Artık Ak Parti’de “görür” ve “pas” demezse poker oyunu başlar.

Öncelikle şunu belirteyim; karşınıza geçip, “analar ağlamasın, terör bitsin, artık ülkenin parası teröre akmasın” gibi safsataları boş verin duymazdan gelin. Yani bunun böyle bir sonucu olmaz. Bir kez daha “kandırılmaktan” başka bir şeye yaramaz, bunu da herkes böyle bilsin.

Şimdi gelelim konuya. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sanki yeni bir fikir bulmuş gibi terörist başı Apo’dan beklentisini açıkladı. Tabii bizler hafızası çok zayıf, geçmişi hemen unutup yeni duruma kolay uyum sağlayan “Aziz Nesin tarifi” insanlar olarak 10 yıl öncesini unuttuk bile.

Şöyle ben hatırlatayım: 2012 yılıydı. Aralık ayının sonu; 28 Aralık’tı. Recep Tayyip Erdoğan bir TV programında “Kürt sorununu çözmek için hükûmetin İmralı'da hapis yatmakta olan Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptığını” söylemişti. Bundan 3 ay sonra 21 Mart 2013’te Abdullah Öcalan'ın mektubu hem Türkçe hem de Kürtçe olarak Diyarbakır'da Nevruz etkinlikleri sırasında okundu. Mektupta PKK'nın silahlı güçlerinin Türkiye topraklarından çekileceği ve silahlı mücadeleye son verildiği bildirildi. (Yani Bahçeli’nin “gel Meclis kürsüsünde söyle dediği konuyu Apo daha evvel Diyarbakır meydanında söylemişti)

PKK da Öcalan'ın bu emirlerine uyacağını ve Türkiye topraklarından çekileceğini açıkladı. Tayyip Erdoğan mektubu olumlu karşılayıp, PKK'nın çekilmesiyle daha somut adımların atılacağını duyurmuştu.

(Burada şunu açıklamakta fayda var. PKK o dönemde, ABD’nin kurdurduğu diğer bir terör örgütü olan IŞİD terörüyle de savaşıyordu. Dolayısıyla bu teklif PKK’nın da işine gelmişti. En azından bu sürede Türkiye tehlikesi olmayacaktı. PKK bunu kabul etti ama PKK’nın hamisi ABD, Türkiye’de terörün bitmesini istemiyordu.)

25 Nisan 2013'te, PKK bütün silahlı güçlerini Türkiye topraklarından Kuzey Irak'a çekeceğini resmî olarak duyurdu. Bundan sonra yasama ile ilgili çalışmalar başladı. 11Temmuz 2014’te TBMM'den Cumhurbaşkanı onayına gönderilen çözüm süreci ile ilgili kanun 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Resmî Gazete’de yayınlanarak yasalaştı.

Aslında bu süreçte buraya kadar hiçbir sorun yok. Yani bu süreç tutmuş olsaydı terör bitebilir miydi, evet biterdi? Ancak buradaki en büyük handikap PKK, kendisi bu tür şeylere karar verebilecek durumda olan bir örgüt değildir. PKK’nın bir hamisi vardır. Apo evet dese, Kandil evet dese, PKK mensuplarının hepsi evet dese ama PKK’nın hamisi hayır dese bu ilerleyemez.

Nitekim çözüm süreci sürerken, Irak’ta IŞİD’e karşı başarısız gözüken PKK, ABD’nin girişimleriyle IŞİD’e karşı başarılar elde etmeye başladı. (Burada ABD’nin iki örgütü de kontrol ettiğini söylemeye sanırım gerek yoktur). IŞİD’e karşı yeniliyor durumda olan PKK ne hikmetse Türkiye ile anlaşınca IŞİD’e karşı da başarılar elde etmeye başlıyor.

Bu başarı, sanki bunu PKK’nın başarısı sanan Türkiye’deki PKK yandaşlarına büyük bir özgüven sağlıyor. ABD’nin telkinlerinin de etkisiyle PKK ve türevleri bu sefer bu özgüvenle çözüm sürecini baltalıyor ve bitiriyorlar.

Daha ilginç bir şey daha hatırlatayım: Çözüm süreci sonunda 12 Haziran 2015’te seçimlerin hemen sonrasında HDP’li Selahattin Demirtaş'ın Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın silah bırakabileceği açıklamasına PKK türevi KCK “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP, PKK’nın yasal partisi değildir. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Abdullah Öcalan'ın böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir. Bu tutumumuz ne Öcalan'ı dinlememek, ne de HDP’nin politika yürütmesinin önünü almaktadır" diye cevap vermişti. 11 Temmuz 2015’te de zaten bu PKK türevi KCK ateşkesi bitirdiğini duyurmuştu.

Çözüm süreci burada sadece HDP’ye yaramıştı. HDP, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde yüzde 13 oy alarak 80 milletvekili çıkarmış ve Ak Parti’nin de yüzde 41’de kalmasını sağlamıştı.

Tabii ki daha detayları var da uzun olunca nasıl olsa okumayacağınız için daha uzatmaya gerek yok. Kısacası çözüm süreci özetle böyle idi.

Şimdi yeniden APO’dan, DEM Parti’den bir medet umarak terörü bitirmeyi düşünmek olsa olsa safdillik olur. Çünkü bunun asıl kaynağı ve bunun karar merciinin hangi ülke olduğunu sanırım söylemeye gerek yoktur.

Burada şunu iyi anlamak gerekiyor. Türkiye’de Kürt sorunu ya da Kürt vatandaşların endişe edeceği bir haksızlık yoktur. Türkiye’deki sorun PKK sorunudur, terör sorunudur. Bunu bitirmek için de gerekli olan tek şey güvenlik güçlerinin mücadelesidir.

Ülkenin bu gibi hayallerle, gereksiz maceralarla geçireceği zaman yoktur. O nedenle bırakın TV’lerde isteyen tartışıp dursun. Devlet Bahçeli her grup toplantısında bunu söylesin. Özgür Özel, Bahçeli’nin her söylediğini arttırsın. Sonuçta zaten nasıl olsa PKK ne derse desin, ABD’nin talimatına uyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu saatten sonra kendi çıkarları dışında bir yola tevessül etmemelidir.

Buradan MHP’lilere şunu söylemek gerekir. Merak etmeyin Devlet Bahçeli siyasi bir ayak oyunu yapmıştır. Buna, Ak Parti’nin dışında tüm siyasi figürler atlamıştır. Bahçeli’yi ve MHP’yi salt bu lafla değerlendirmemek lazımdır. MHP’liler rahat olmalıdır. CHP’liler bu vesileyle DEM’den kurtulup, ikinci cumhuriyetçilerden kurtulup Atatürk’ün CHP’sine dönüş için bir fırsat yakaladılar. Eğer MHP’ye bu işi bırakıp, DEM’den kurtulurlarsa bu bir avantaj olacaktır. Ak Parti büyük ihtimalle zaten tekraren bir çözüm süreci yaşamayı istemez de gözü de kesmez. Dolayısıyla bu durumu sadece uluslararası ilişiklilerde kullanabilir. Bu da hem Suriye üzerine bir baskı oluşturur hem de Rusya’nın Türkiye-Suriye ilişkilerinde elini rahatlatabilir.

Vatandaş olarak Apo ve PKK durumunu kabullenemeyiz ama yapılanların Devlet çıkarına olacak tarafına da ses çıkarmayız.

Dostlukla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erhan Dargeçit Arşivi