Ceren Şahin

Ceren Şahin

Bu memleketin ‘mesela’ları bitmez…

Bu memleketin ‘mesela’ları bitmez…

Dün bugün derken an itibari ile yeni yılın ilk ayını da geride bırakmış bulunuyoruz. Takvimler artık şubat sayfasında… Zaman hızla akıp giderken, bir telâşeler bütünüdür ya bu memlekette yaşamak dediğin;

Bizlerde yuvarlanıp gidiyoruz işte…

Her geçen gün biraz daha eksiliyoruz aslında. Farkındalığımız bu yönde gelişmiş olmasa da olayın özü özeti tam olarak bu.

Hayatlarımız eksiliyor…

Daha da önemlisi zaman aktıkça insanlıklarımız eksiliyor!

Memlekette toplumun kafası o kadar karışık ki! Toplumsal hafızamızın saniyelerle ölçüldüğü günümüzde memlekette gerçekleşen olaylara ilişkin geliştirmiş olduğumuz duyarlılık da bir o kadar kısa sürüyor haliyle.

Küçücük küçücük çocuklara tecavüz edildiğinde mesela!

Çocuk yaşta kızlarımız kocaman kocaman adamlara gelin edildiğinde mesela!

Erkek eliyle kadınlar bir bir öldürüldüğünde mesela!

Atanamayan öğretmenler gencecik yaşlarında intihar ettiğinde mesela!

Memlekette geçinemeyen işçiler çaresizlikle kendilerini yaktıklarında mesela!

Demokrasi ve barış kum kumalıklarıyla bir gün önce ölmüş çocuklarımızın cenazeleri unutturulduğunda mesela!

Birileri çıkıp bir gün öyle dediğine bir diğer gün aslında böyle dediğinde, bizlerden toplumsal olarak hafızamızı yeniden sıfırlayıp hep en son söylenene bir önce söylenenden daha çok inanmamız beklendiğinde mesela!

Uzayıp gider, sayfalarca yaz yaz bitmez bu memleketin ‘mesela’ları…

Kimsenin kimseden haberinin olmadığı, kimsenin bir diğerinin derdini umursamadığı, umursayanların ve memleket için dertlenen insanların da zaten çoktan yok sayıldığı günümüzde ne de çabuk sindiriyoruz, nasıl da çabuk unutuyoruz olanları değil mi?

Toplumsal olarak ‘soğukkanlıyız’ yaklaşık 25 yıldır…

Sahi biz ne zaman geldik ya da getirildik bu hale hatırlayanınız var mı?

Giderek otoriterleşen rejimimizle alakalı yapabildiğimiz tek şeyin yaşanan her olayı ‘normalleştirmek’ olması sanıyorum ki delirmemek adına zaman içerisinde geliştirmiş olduğumuz bir savunma mekanizması!

Çoğunluğun ve gücün bu denli kutsandığı o tarafta yer almak ne zamandan beri kolay gelir oldu ki bizlere?

Halbuki bizler, bir zamanlar komşumuz Gülten ablanın ne halde olduğunu bilip aç ise ekmeğimizi paylaşmaz mıydık?

Bakkal Bekir amca ne zamandır ‘kadın’ olduğumuz için selamımızı almaz oldu?

Mahalle aralarında sokakları adımlarken bizler, bakkal amcaya ne zamandır selam vermekten geri durur olduk? İnadına…

Bizler bir zamanlar kaybeden takımları tutmaz mıydık halbuki?

Sevgi ve saygı ile andığımız Münir abimiz, nam-ı diğer işçilerin gür sesi Yaşar Usta, içimizde kalan o insani duyguları gıdıklıyor ya hala… Neden acaba?

Bütün bu soruların cevaplarını bulmak için vakit hala geç değil!

Memlekette delirmemek için görmezden geldiğimiz ve giderek normalleştirdiğimiz onca şeye isyan eden bir tarafımız olmalı!

O tarafımızla inanın daha mutlu olacağız…

Gözlerimizi bu memlekette gerçekleşen olaylara kapatmamanın, delirmemek için gösterdiğimiz onca çabadan emin olun ki daha çok yararı olacak bizlere…! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ceren Şahin Arşivi