RÜZGARIN GETİRDİĞİ TOZLAR
Hani şu sizin, dört duvarın köşesindeki tekli koltuğu çekip pencerenin kenarına kuruluyorsun ya, derin bir iç çekiyorsun ardından. Kimse duymuyor ve kimse de görmüyor seni, sanki görünmez oluvermişsin belki de soyutlamışsın çevrenden kendini. Bir şeyler oturmuş yüreğinin tam ortasına ve bir şeyler düğümlenmiş boğazında. Tıkanmış kalmışsın, kelimelerin çokluğuyla. Anlatsan kim dinler ki ya da dinler belki ama kim anlar seni..
Geçmişe dönüyor gözlerin, mutlulukları çoktan unutmuş kalbin. Şöyle bir göz gezdiriyorsun yaşadığın her şeye, film şeridi gibi. Çok da uzağa gitmek yerine kaldığın son yerdesin, son durağında kalmış işte, bütün duyguların bütün hayallerin. Giderken bir açıklama duymamışsın, bir sebep bir neden derken yok olmuş sevdiğin.. Ağlamışsın, hırpalamışsın kendini ve yıpratmışsın gözlerini. Sonra, şimdi kötülediğin ve senin hayatını enkaza çevirdiğini düşündüğün kişiyi, acaba neden beni ilk bıraktığı gün böyle düşünmedim diyorsun. Kapıları aralıyorsun sanki ve sanki yaşamaya devam etmek ister gibi ümitlerin. Koşarak arala, bütün perdeleri çünkü bu gidişin senin hayallerinin yeniden yeşereceği güneşin. İnsan belki de hep sever tembelleşmeyi ve takibe almaz düşünceleri, doğruya giden her bir izi. Hep ilk gittiğinde sevdiklerimiz genellikle sorgulamayız neden gittiğini, çoğu zaman ilk kusuru sebepsizce kendimizde ararız. Hızla geçmişe döner beynimiz ve arar nerede yaptığın hatayı. Gider gider gider ve bulur getirir işte doğru olanı. Belki ağlarız ama hatayı ilk kendimizde aradığımızda, o acıya dayanma gücü buluruz. Fakat insan bazen bilse de görse de hatasını, yine de suçlamayı sever karşı tarafı. Hem bekler hem suçlar. Diyelim ki; bir rüzgar esti ve gözlerine tozlar kaçtı yollardan, sen mi suçlusun yoksa rüzgar mı sorumlu o minik tozlardan? Ne rüzgar suçlu ne de sen sorumlusun. Belki de esmeseydi rüzgar ve gözlerini bürümeseydi o tozlar veya da acımasaydı gözlerin, bulanık olmadan görebilmenin değerini anlayabilir miydin? Kim bilir ne sen suçlusundur bu aşkta, ne de o sorumludur böyle gidişinden. Belki de hayat, minik tozlarla kalbini bürüyüp değerini göstermek istiyordur yeniden.. Rüzgar kadar güçlü bir aşk, minik tozlar kadar minik tevafuklar ve de gözleriniz kadar güzel yarınlar görmeniz dileğiyle,
Hoşçakalın..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.