Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Kibir Afettir

Kibir Afettir

Gaziantep Nizip'te görev yaparken oturduğum evi değiştirmem gerekiyordu. Kiralık ev aramaya koyuldum. Bir yerde boş bir evin olduğunu duydum. Bir öğretmen arkadaşla birlikte ev sahibinin ziline bastık. Kapıyı 50-55 yaşlarında bir teyze açtı. 

 

Eve bakmak istediğimizi belirterek kendimizi tanıttık. Teyze, evin anahtarını alarak boş daireyi en ince ayrıntısına kadar gösterdi. Evin her bir köşesini gördükçe hayran kaldım. İçerideki oda sayısını unuttum. Ev için hiçbir masraftan kaçınılmamış. Evi gördükten sonra teyze! Kira olarak ne düşünüyorsunuz dedim. Söylediği rakamı da unuttum. Ama unutmadığım bir şey var. İstenen kiranın aldığım maaştan yüksek olduğuydu. Teyze! Ben bir öğretmenim. Tek maaşla çalışıyorum. Kira benim için yüksek ama evinizin kirası bu fiyata değer. Çünkü eviniz çok konforlu ve kullanışlı. Bu durumda sizi rahatsız ettik, dedim. "Önemli değil yavrum! Biliyordum tutamayacağınızı" dedi. İyi günler diyerek evden ayrıldık.

 

Yolda giderken bize ev gösteren hanım teyzeyi düşündüm. Nasıl düşünmem? Zengin, görgülü ve yaşantı bakımından toplumun üst kesiminden olduğu hal-hareket ve konuşmasından belli olan kadın, evi tutamayacağımızı bilmesine rağmen  bir tevazu örneği göstererek bize evini gösterdi. Tevazu sahibi diyorum. Gerçekten öyle. Eve bakmadan öğretmen olduğumu söylemiştim. Öğretmenin aldığı maaş belli. Bize evi göstermeden "Kuzum, siz bu maaşla bu evi nasıl tutacaksınız, bu evin kirası şu kadar. Lütfen beni oyalamayın" diyebilirdi. Böyle deseydi kibrini göstermiş olurdu. Ama teyze mütevazılığı seçti ve insanlığından bir şey kaybetmedi.

 

Günümüzde kibri yüzüne sirayet etmiş, insanlara tepeden bakan bazı bürokrat ve makam sahiplerini görünce 92 yılında evine baktığım mütevazı teyze gözümün önüne geldi. Gerçekten öyle koltuk sahipleri vardır ki yanına yaklaşabilene aşk olsun. Seninle konuşursa itibarının kaybolacağı endişesini taşıyor. Halbuki insanın itibarı konuştuğu insanlarla artmaz ve azalmaz. Ona itibar katan mütevazı insan yönüdür. İnsan ne oldum delisi olmamalı, ne olacağım demeli. Bir gün kendisine  itibar kazandırdığını sandığı makam, altından kayıp gittiğinde bugün kendisine taltifte bulunanlar ve gözlerine girmeye çalıştığı insanlar kendisini görmeyeceklerdir. Bu tür makam sahipleri unutmasınlar ki bugün kendilerine verilen koltuklar o işe çok layık oldukları için değil, sadık oldukları için verilmiştir. Sadakatlerine devam ettikleri müddetçe o koltuğa bağlı kalırlar. Kendilerinden daha sadık biri bulununca o koltuklar kendilerinden alınır. Bu durum teşbihte hata olmasın, tıpkı kapının önündeki köpeğe benzer. Köpek ev sahibine sadık olduğu ve efendisi tarafından verilen görevi yaptığı müddetçe evin önünde bağlı kalır. Hane sahibi daha iyi bir köpek bulunca öncekine yol verir.

 

Durum bu iken bir koltuk uğruna kibre, büyüklenmeye, makamca kendisinden daha aşağıda olanlara kapıyı kapatmanın bence bir gereği yok. Çünkü bugün kendilerine verilen koltuklar birer emanettir. Emanete ihanet yakışmaz. O koltuklar derdi ve talebi olanlara da açık olmalıdır. Oralar gönül eğlendirme ve egolarını tatmin etme yerleri değildir. Dikkat edin! Kibir afettir. Tüm kazanımları yok eder. Şeytanı bitiren de budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR