Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Çocuklar duymasın/görmesin

Çocuklar duymasın/görmesin

2000'li yıllarda özel kanalın birinde haftada bir ekrana gelen "Çocuklar Duymasın" adında bir TV dizisi vardı. Karı-koca arasındaki  geçimsizlik ve sıkıntıların mizahi bir şekilde işlenmeye çalışıldığı bu filmde sıkıntıların çözüm yeri çocukların yanı değil, mutfaktı. Ne zaman anlaşamadıkları bir sorun olsa birbirlerine bakar: "Haluk! Mutfak, Meltem! Mutfak" derlerdi. Tartışmalarını çocukları duymazdı. Sanırım final yapmadı. Hala yayında.

 

Bu dizinin bir zamanlar izleyeninin de fazla olduğunu düşünüyorum. İlk gösterime girdiği zamanlarda biraz izledim. Güldürürken düşündürüyordu. Sonra yenilenme ve gelişme olmadığı için birbirinin tekrarı gibi görmeye başladığımdan izlemeyi bıraktım. Filmin aklımda kalan en güzel yönü sorunların giderildiği ve tartışmaların yapıldığı yerin çocuklarının yanı olmamasıydı. Çocukları farkına varsa bile meselelerini ayrı bir yerde çözmeye çalışırlardı.  Bu TV filmini izledik izlemeye ama o dizinin her şeyini unutsak da aklımızda kalması gerekenin sorunlarımızı çocukların gözünün önünde yapmamamız gerektiğiydi.

 

Büyüklerin, yetkililerin, siyasilerin aralarındaki sorunu çözmek için ekran ve meydanları seçtiğini görünce filmden eser kalmamış dedim kendi kendime. Malumunuz referandum yaşadık beraberce. Sonuçlar birbirine yakın çıktı. Kavganın fitili de seçim akşamı tutuşturuldu. Kılıçlar çekildi. Çünkü yenilgiden sonra çıngar çıkarmak mubah bizde. Hele bir de oranların birbirine yakın çıkması bir fırsattı içimizdeki fırsatçılar için. Referandum iptal edilmeliydi. Çünkü hile karıştı vb. isnatlar eksik olmadı bir kaç gün içinde.

 

Referandum sonrası dersime girdim. Konumuz da emanet idi. İster maddi, ister manevi geri almak üzere verdiğimiz her şey emanet kavramı içerisine girer, emanete ihanet etmememiz gerektiğini ifade ettim. Ardından, çocuklar pazar günü bir referandum yapıldı, bu referandumda kullanılan her bir oy sandık kurullarında görev yapanlar için bir emanetti. Orada bize verilen görev de bir emanetti. Görüşümüze uygun olsa da, uygun olmasa da her bir oyu korumamız gerektiğini ekledim. Ben bu şekil konuşmaya devam edince sınıftan ekseriyet parmak kaldırdı. Söz verdim kendilerine. Her söz alan oyların nasıl çalındığını, oyların nerelerde bulunduğunu, sayımda haksızlık yapıldığını, birinin tercih mührünü nasıl evete bastığını, oyların mühürsüz olduğunu...anlatmaya çalıştılar. Ekranlarda etkili ve yetkili kişilerin dile getirdiği tüm ithamlar 12 yaşındaki çocukların ağzındaydı. Anlaşılan kaybedenler seçim gecesi ürettikleri mazeret, gerekçe, iftira ve ithamlarla başarılı olmuşa benziyorlar. Çocuklara, işte çocuklar! Kendilerine sandıkta görev verilenler sorumluluklarını tam yerine getirmediklerinden yani emanete ihanet ettiklerinden kaynaklanıyor bunlar , dedim.

 

Çocukların bu şekilde büyüklerin ithamlarını aynen tekrarladıklarını görünce geleceğimiz adına üzüldüm gerçekten. Ülkemizin geleceğini ilgilendiren önemli bir referandumu ağzımıza ve yüzümüze bulaştırdığımızı ev ortamlarında veya ekranlarda maalesef çocuklarımıza da duyurmuşuz. Çocuklar bilinçaltlarına yerleşen bu duygularla büyüyecekler. Seçimlerde, referandumlarda demek ki hile yapılabiliyormuş, şaibe de olabiliyormuş, bazı oyları saymamışlar, zarflar mühürsüzmüş…diyecekler. Bu tür tartışmalar çocukları iyi yönde eğitiyorsa buyurun tartışmalarımızı onların gözü önünde yapalım. Hani edep sahibi birine: “Edebi nereden öğrendin” diye sormuşlar. Adam: “edepsizlerden” şeklinde cevap vermiş. Keşke böyle bir faydası olsa... Ya çocuklar büyüyünce “Büyüklerimden böyle gördüm, seçimlerde hile yapılabiliyormuş” derlerse ne yapacağız?

 

Seçim veya referandumda itirazlar mutlaka olacaktır. Bu itirazların yapılacağı yerler kanunen bellidir. Ekranlarda dillendirerek insanların kafasında şüphe oluşturmanın bir manası yok. Farkına varmadan suçu meşrulaştırmış oluruz. Hile vardır veya yoktur tartışması yapacaksak bu işi çocuklardan uzak bir ortamda yapmak lazım. Bu yolu, yöntemi, bu inceliği bilmeyenlere “Çocuklar duymasın” dizisini birkaç bölüm izlemelerini tavsiye ederim. İnanın eğer amaçları bağcıyı dövmek değilse öğrenecekleri çok şey var o dizide.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR