Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

“Cinsiyetini söylemiyorlar. Çünkü…”

“Cinsiyetini söylemiyorlar. Çünkü…”

Bir ay  önce AB projeleriyle ilgili iki günlük bir seminere katılmıştım. Seminerin bazı bölümlerinde beşer kişilik proje ekibi oluşturuldu; örnek bir proje yapılması  için.

 

Proje hazırlamaya geçmeden önce  üyelerimizle tanıştık. Grubumuzda bulunan 3 kadın bizim de duyacağımız şekilde kendi aralarında konuşuyorlardı. “Gebe olduğunu, doktor kontrolüne gittiğini” anlatıyordu. Bir tanesi: “Çocuğun cinsiyeti ne?” diye sordu. “Daha belli değil. 4 ay dolmadan cinsiyetini söylemiyor doktorlar” dedi. “Niçin” sorusuna, “Cinsiyetini söylemiyorlar. Çünkü bebek kız olunca bazıları çocuğu kürtajla aldırıyormuş. Özel hastaneler söylüyor fakat devlete ait hastaneler cinsiyeti belli olduğu halde 4 aydan önce söylemiyorlar” açıklamasını yaptı. Onlar konuşadursun. Bu kadarlık konuşma beni Cahiliye Dönemine götürdü. Farkı var mıydı bugünkü yaptıklarımızın?

 

Cahiliye Döneminde biliyorsunuz bazı aileler, kız çocuklarını  ya doğar doğmaz ya da 6 yaşından önce  diri diri toprağa gömerek öldürüyorlardı. Sebep: Kız çocuğunun doğumunu ayıp saymaları, fakirlik korkusu. Çünkü kız çocuğu erkek gibi değil, evine bakamazdı. Kur’an-ı Kerim bu durumu şu şekilde açıklar: “Onlardan birine kız çocuğu müjdesi verilince içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı halktan  gizlenmeye çalışır; onu aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün! ” (Nahl 16/58-59), En’am 151.ayette de “Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veririz; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın.” şeklinde buyrulmaktadır.

 

Günümüzde de durum bundan farklı değil. Cahiliye Döneminde en azından çocuğun altı yaşına kadar yaşamasına imkan veriliyormuş. Günümüzde ise eğer çocuk kız diye -bazı cühela tarafından-  daha doğmadan anne karnında iken öldürülmektedir. Çoğumuzda,  çocuğumuz erkek olsun düşüncesi hakimdir. Hâlbuki kız olsun, erkek olsun ne fark eder? Her şeyden önce Allah’tan hayırlısını, hayırlı evlat olmasını temenni etmek gerekmez mi? Toplumumuzda genelde erkek çocukları kız çocuklarına oranla daha fazla  şımartılmaktadır. Halbuki, çoğu zaman anne-babaya bakan, etrafında pervane gibi dönen, geldiği zaman ta içten “Anam babam” diyenin kız çocuğu olduğunu görürsünüz.

 

Erkek çocuğu olmayıp ardı arkasına çocuğu kız olan bazı erkek ya da kaynanalar bu durumdan genelde gelini yani anneyi suçlu bulurlar: “Bir erkek çocuğu vermedin” diye. Burada ne erkeğin ne de kadının suçu vardır. Allah Teâlâ böyle uygun görmüştür. Eğer illaki bir suçlu aranacaksa suçlu erkek olmalı değil mi? Çünkü annede ‘xx’, kromozomları, erkek de ise ‘xy’ kromozomları vardır. ‘xx’ bir araya gelirse çocuk  kız, ‘xy’ bir araya gelirse çocuk erkek doğar. Bu konuda kadının suçlanması hususunun, eskiye oranla azaldığını sevinerek müşahede etmekteyim.

 

Sonuç olarak doğan çocuğumuz ister kız, ister erkek olsun. Hayırlısını temenni etmek lazım. Eğer Allah kız olmasını takdir etmişse demek ki hayırlısı buymuş denmelidir. Cahiliye Dönemi Hz Muhammed’in gelmesiyle birlikte sona ermiştir. O halde istediğimiz olmadı diye anne karnındaki çocuğu yok etmek de neyin nesi oluyor? Cahillerden olmayalım…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR