"Bıktık şu İnna a'taynâ ve kulhü'den"
Cemaatle kılınan namazlarda bazı imam-hatiplerimizin kolayına gelen ve dil alışkanlığı olarak çoğu zaman Kevser ve İhlas süresini okumalarından dolayı cami cemaatinden bazılarının şaka yollu "Bıktık şu İnna a'taynâ ve kulhü'den" demeleri aklıma geldi nedense bugünlerde.
Teravih namazı kılmak için her sene gittiğim hatimle teravih kılınan cami yerine bu sene farklı bir camiye gittim, hem de iki defa. Hocamız yirmi rekatlık namazı 4+6+4+6 şeklinde kıldırdı. Her rekatında ise Fil süresinden başladı, Nas süresi ile bitirdi. Toplam on süre olan bu süreleri ilk on rekatta okumayı bitirince ikinci on rekatta yeniden Fil-Nas arasını okudu. “Ne var bunda? Yine neyi eleştireceksin, bir de iyi olanı gör, namazın olmuş zaten, Allah kabul etsin" diyebilirsiniz. Namazımız oldu olmasına. Hatta önceki yıllarda hatimle kıldığım namazlara göre erken bitmesi dolayısıyla ne yalan söyleyeyim, bu kıldığım namazlar bana çocuk oyuncağı gibi geldi. Ne zaman başladı, ne zaman bitti bilemedim. Niyetim farklı açıdan bakmaktır. Daha iyi olmasını istemektir.
Malumunuz Kur'an'da 114 süre vardır. Hepsi namazda okunabilir. Namazlarda halkımızın namaz süreleri dediği Fil ile Nas arası okunacak diye bir kaide yoktur. Diğer sürelerden de namaz olacak şekilde ayetler okunmasıdır benim isteğim. Hemen hocamız hafız değilse ne yapsın, diye aklınıza gelebilir. Doğru, hocamız hafız olmayabilir. Eskiye oranla birçok camide görev yapan imam ve hatiplerimizin içerisinde hafız olanların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Pekâlâ, bu hocamız da hafız olabilir. Camilerde görev yapan din görevlilerinin mesaisi diğer çalışanlardan farklıdır. Mesaileri hem zor hem de çok kolaydır. Toplam icra ettikleri görev itibariyle günlük 2-3 saatlik bir mesai yapmaktadırlar. Namaz vakitlerinin birbirine yakınlığı hesaba katıldığında buralarda görev yapan kişilerin muhitinden uzaklaşabilmeleri mümkün değildir. Yani tüm günlerini görev yaptıkları alanda geçirmek zorundadır bu kişiler. Akşama kadar hem dolular hem de boşlar denebilir. Buralarda görev yapan arkadaşların Kur'an ile hemhal olmaları kadar doğal bir şey olamaz. Nice insanların fakültede okurken okulu dondurup hafız oldukları göz önüne alınırsa demek ki dert edinince oluyormuş bu işler. Üstelik günümüzde daha ortaokul talebesi olan birçok çocuğumuz hafız olmak için hem okul derslerini hem de hafızlık yapmayı bir arada yürütmektedir. Bu şekil hafız olanların sayısı da yine azımsanamayacak kadar çoktur. Haydi, hafız olmaya niyetleri yok, yaşları da geçti diyelim. Kendi tercihleridir, saygı duyarız. En azından namazda farklı ayetleri okumak için Kur'an'dan bazı bölümleri ezberleme yoluna gidebilirler. Arkasında namaz kılan cemaatin farklı ayet dinleme hakkı var diye düşünüyorum. Hele aynı akşam kılınan namazda on dakika ara ile aynı süreyi ikinci defa tilavet etmek bana pek şık gelmiyor. En azından her akşam bir defa Fil-Nas arası okuma, diğer on rekatta da başka ayetler tercih edilebilirdi. Gerçi biz ne söylersek söyleyelim, imam bildiğini okur. Haydi, okumadan geçtim. Niçin 6 rekat kılınıyor. Diyanet İşleri, içimizdeki Şafii Mezhebine mensup olanları da hesaba katarak teravihi her iki rekatta bir selam vermeyi tembihlemiş ise de haydi muhitimizde Şafii yok, o yüzden riayet etmiyoruz denebilir. Niçin dört değil de altı rekatta bir selam veriliyor? Sayın görevli burada kendi içinde tutarlı. Çünkü her dört rekatta bir selam verse 9.10.rekatta okuyacağı Felak ve Nas'tan sonra başa yani Fil süresine dönünce namaz mekruh olur kanaatini taşımış olsa gerek.
Son söz, ben bu kardeşimin yerinde olsam teravihin her bir rekatında farklı bir ayet okurum. Böylece günlük yirmi ayet ezberlemiş olur. 29 gün sonra 580 ayet eder. Kısa günün karı. Hem böylece Kur'an ayında Kur'an ile hemhal olmuş olur. Bu yöntemle 11 ramazan boyunca teravih kıldırmış olsa 11 yıl sonra zaten ister istemez hafız olmuş olur. 29.05.2017
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.