Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Anayasa referandumunda ne yapalım?

Anayasa referandumunda ne yapalım?

Mini anayasa referandumunda evet veya hayır demek ülkeyi bölmez. Aba altından sopa göstermek isteyenlere pek itibar etmemek lazım. Bu ülkeyi dış/süper güçlerin içimizdeki taşeron örgütleri olan PKK, DHKP-C, FETÖ, DAEŞ... daha niceleri bölemedi ki bir vatandaşlık hakkı olan evet/hayır bölsün. Bu taşeronların yıllardır ne köklerini kurutabildik, ne de pes edip defolup gittiler. Düşman kardeşler gibiyiz onlarla. Ama şundan emin olalım güçlü bir devletimiz var, içerisi ve dışarısı hainlerle dolu olmasına rağmen dimdik ayaktayız. Acıların çocuğuyuz anlayacağınız.

 

Sonucuyla birlikte tatlı bir referandum ortamı geçiririz inşallah. Daha referandumun tarihi bile belli değilken ortam hemen gerildi. Evet ve hayır cephesi oluşmaya başladı. Bir cephe güçlü bir Türkiye için sonuç evet olmalı, diğer kesim ise evet tek adamlığa götürür. Kimi ülke bölünür, kimi bölünmez şeklinde görüş belirtmeye başladı bile. Şunu baştan söyleyeyim ben bu milletin feraset ve basiretine inanıyorum. Mutlaka doğruda isabet eder. Bakmayın bazılarının ‘Bidon kafalı’ falan dediklerine. Sosyal ve siyasi olaylarda hiçbir şey tek başına yüzde yüz doğru ya da yanlış olmaz. Mevcut anayasa da bünyesine riskler barındırmakta, yeni gelecek olanın da barındırdığı riskler vardır. Bunun şu tehlikesi var denirse yeni şeylere hiç yelken açmamak gerekir. Hangi anayasa olursa olsun iş kullanıcı da bitmektedir. Kullanıcı iyi ise mevzuat iyi, kötüye kullanırsa kötü olur.

 

Mevcut anayasa Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı için hazırlanmış ve yetkilerle donatılmış bir anayasa idi. Çoğu başbakan ve cumhurbaşkanı arasında yetki karmaşası olmuş, zaman zaman devlet kilitlenmiştir. Evren-Özal, Özal-Yılmaz, Özal-Demirel, Demirel-Çiller, Sezer-Ecevit, Sezer-Erdoğan, Gül-Erdoğan, Erdoğan-Davutoğlu...çoğu zaman anlaşamamışlardır. Hatta çoğu kendi partilerinden çıkan cumhurbaşkanı olmasına rağmen zaman zaman birbirlerine rest çekmişlerdir. Çünkü bizdeki mevcut anayasada sorumluluk hükümette olmasına rağmen ipler cumhurbaşkanının eline verilmiştir. Gül-Erdoğan uyumlu çalışsalar da tedirginlik gösterdi çoğu zaman. Ecevit’in önerisi ile devlet başkanı seçilen Sezer’in fırlattığı anayasa kitapçığı Cumhuriyet tarihimizin en büyük devalüasyonuna ve ekonomik krize sebebiyet vermiştir. Sezer-Erdoğan döneminde ise Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar çıkarılan kanunlar veto yemiştir. Hem öyle taktikler geliştirmişti ki muhterem, inceleme suresi olan 15 günü de kullanır, sonra geri gönderirdi. Birçok önemli makama üçlü kararname ile bürokrat atanamamıştı, çoğu önemli kurumların başında vekaleten yürütme dönemi yaşanmıştır. Sezer, koalisyonun aralarında anlaşamayarak dışarıdan buldukları adamdı. Yedi sene boyunca çalışmak isteyen hükümete fren olma görevi yapmıştı. Üstelik vatana ihanet dışında hiçbir sorumluluğu yoktu, layüs’eldi. Sezar’ın pardon Sezer’in yaptığı en iyi şey bir yere giderken yol ve caddelerin sadece kendisinin geçmesi için trafik tarafından kesildiği durumlarda boş caddede kırmızı ışıklarda beklemek oldu. Ömrünü böyle geçirdi. Döneminde devletin gelişmesine sebep olacak hiçbir radikal karara imza atılmadı... 7 Haziran seçimlerinde hiçbir parti hükümeti kuracak çoğunluğu elde edemeyince ülke en zor zamanda müstafi hükümetle işi götürdü. Çünkü hiçbiri diğeriyle koalisyon kurmaya yanaşmadı. Abdullah Gül, yapılan değişiklikler önüne gelmeden önce Meclise yön verir, gerekli değişiklikleri aynı anda imzalardı. Anlatmak istediğim mevcut anayasada çift başlılık var, devletin daha ağır işlemesi var. Siyasette bir gün bile çok uzun kabul edildiğine göre bir kanun değişikliğinin 15 gün bekletilmesi devleti iyice hantallaştırır. Yarın Sezer gibilerinin gelmeyeceğine dair bir garantimiz yoktur. Bu tipler, koalisyonlu hükümetlerin aranan elemanıdır.

 

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmeye başlanmasıyla birlikte çift başlılık daha da belirginleşmeye başladı. Bu yüzden başbakanlığın kaldırılarak yetkinin tek elde toplanmasıyla devletin daha hızlı çalışacağına, daha radikal kararlar alabileceğine inanıyorum. Milletvekili seçimi ile birlikte cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı anda yapılacak olması bile başlı başına bir öneme haizdir. Ekonominin farklı zamanlarda çok seçimi kaldıracak gücü yoktur. Sık sık karşımıza sandık çıkarsa hiçbir hükümet seçim öncesi önemli kararlara imza atamaz.

 

İşi uzatmadan bu yeni sistemde Sezer gibi devleti kilitleyenlere ekmek yoktur. Milletin değerleriyle örtüşmeyenlere de ekmek yoktur. Devlet başkanı seçilecek kişide milletin değerleriyle bütünleşmiş, çoğunluğun oyunu alabilecek karizmatik lider özelliği olanlar olacaktır. Bu da ancak siyasetçilerden çıkar. 5 yılda halkın önüne çıkacak hiçbir siyasi, millete rağmen bir şey yapamaz. Tek adamlığa gitmesi söz konusu olamaz. Çünkü 5 yıl sonrasında hesap verme durumundadır. Millet canına okur. Sonra bugünkü sistemde  anayasa ve yasaları yine tek adam onaylamıyor mu? Birçok kişileri mevcut cumhurbaşkanı atamıyor mu? Her şeyden geçtim yıllardır şikayetçi oldukları anayasayı değiştiremeyen bu ve bundan önceki meclislerde  maalesef uzlaşı kültürü kendini göstermedi. Geldim gidiyorum, benim ömrüm anayasayı değiştireceğiz vaatleriyle mi geçecek? Hiç beklenmeyen bir anda -yeterli olmasa da- iktidar-muhalefet iki partinin uzlaşma kültürü adına yaptıkları önemli bir adımdır.

 

Sonuç ne çıkarsa çıksın ülkenin hayrına olsun. Kimse kimseye vereceği oyda mahalle baskısı uygulamasın. Ben içinden çıktığım bu milletin hakemliğine yürekten inanıyorum. Yazımı bir fıkra ile bitireyim: Birine iki içki şişesi getirmişler hangisinin tadı iyi, bir bak diye. Adam birinciden bir yudum alır, diğerinden içmeden öbürü diye gösterir. Efendim! Daha bundan tatmadan iyi diye karar verdiniz, oldu mu şimdi demişler. Adam: Hiçbir şey bu içtiğimden kötü olmaz cevabı verir. Biz mevcut anayasadan çok içtik. İçimize sinse de sinmese de...

 

Bereket, anayasa değişikliği hakkında ihsası reyde bulunmadan yazımın sonuna geldim. Hayırlı olsun inşallah! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR