Mehmet Gündoğdu

Mehmet Gündoğdu

KONYA’NIN FÎ TARİHİ-26

KONYA’NIN FÎ TARİHİ-26

REFİK KORALTAN’DAN BİR ANI

 

 

Birinci dönem Konya milletvekili ve meclis eski başkanı Refik Koraltan’ın yazdığı anılarından yola çıkarak Konya ile ilgili bir anısını sizlerle paylaşmak istedim.

Refik Koraltan ve Mehmet Vehbi Hoca bir rastlantı sonucu Çerkez Ethem’le karşılaşmasalardı ve bir ayaklanma girişimini bu iki Konya milletvekili Mustafa Kemal’e duyurmasalardı Konya’da çok kanlı olaylar yaşanacaktı.

REFİK KORALTAN İLE VALİ HAYDAR ÇEKİŞMESİ

Üst üste İki kez yaşanan Bozkır olaylarından sonra, 1920 yılında Konya’da milli güçlere karşı yeni bir ayaklanma hazırlıkları yapılmaktadır. Birinci meclisin Konya Milletvekili Refik Koraltan, Konya’da bulunduğu günlerde ayaklanmacıların elebaşlarının çoğunu ve yandaşlarını toplamış, öğütler vererek birçoğunu milli mücadeleye ikna etmiştir. Ancak, Konya Valisi Haydar Bey ayaklanma hazırlığı içinde olanlarla sıkı bir ilişki içinde olup Kendisine yapılan uyarılara da aldırmamaktadır. Haydar Beye bir uyarı daha yapmak isteyen Refik Koraltan, Konya milletvekillerinden Kazım Hüsnü, Musa Kazım ve Jandarma Alay Komutanı İsmail Hakkı ile valilik makamına gittiler. Bu dört kişi, ortaya çıkan gelişmelerin iyiye gitmediğini Haydar Beye anlatmaya çalıştılar. Ancak, Haydar Bey tepki gösterdi. “Ben de milletvekiliyim ve üstelik valiyim. Bana akıl vermeye mi kalkıyorsun? Senin karnını deşerim.” Refik Koraltan, Haydar Beye karşı sert çıktı. “Bu kelimeyi erkekler söyler. Bu kutsal davaya katılan ne ölümden korkar ne de seninle bu şekilde konuşabilirdi. Yanlış yoldasın! Korkarım ki seni de bizi de endişeye düşürecek kötü olaylara neden olacaksın.” Bu çıkış karşısında Haydar Bey, “O halde, ben burada valilik yapamam.” Deyince Refik Koraltan biraz daha kızarak “Zaten valilik yapamadın! Seni iş yapsın diye buraya gönderenlerin arasında bende varım.” Deyip görüşmeyi bitirdi.

Haydar Bey Mustafa Kemal’e telgraf çekerek milli mücadelecilerin ileri gelenlerini şikâyet etmiş ve o akşam Ankara’dan  birer telgraf gelmişti. Mustafa Kemal, Refik Koraltan ile Konya’da bulunan öteki milletvekillerini acele Ankara’ya çağırıyordu. Ankara’dan çağrılanlar, ertesi gün sabah tren istasyonunda toplanarak yola çıkmayı kararlaştırdılar; ama başta Halim Çelebi olmak üzere bazı milletvekilleri ortalarda yoktu. Tren bekletildi, akşama kadar aranan milletvekilleri bulunamayınca Refik Koraltan ve Mehmet Vehbi Hoca trene binip Ankara’nın yolunu tutmak zorunda kaldılar. Tren Polatlı’ya varınca, Ankara’dan Konya’ya doğru gelen tren mola vermişti. Çerkez Ethem ile Diyarbakır Milletvekili Hacı Şükrü ve bir sürü silahlı adamla karşılaştılar. Nereye gittikleri sorulunca, Çerkez Ethem, “Konya’ya, kelle uçurmaya gidiyoruz.” Deyince bunun vali tarafından ayarlanmış bir oyun olduğu ortaya çıkmıştı. Refik Bey ile Mehmet Vehbi Hoca çok kaygılandılar, endişe ettiler ama Konya’ya giden tren yola çıkmıştı.

ÇERKEZ ETHEM’İN AYAKLANMA HAZIRLIĞI

Ankara’ya ulaşan Refik Koraltan ile Mehmet Vehbi Hoca, hemen Mustafa Kemal ile görüşüp bu durumu kendisine anlattılar. Mustafa Kemal, İçişleri Bakanı Dr. Adnan Adıvar ile Milli Savunma Bakanı Refet Paşa’yı çağırtıp bu emri kimin verdiğini sorduysa da doğru bir yanıt alamadı. Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşa’ya bir emir yazdırdı. “Çerkez Ethem silahlı adamlarla Konya’ya gidiyormuş. Kimin emir verdiğini, niçin Konya’ya gittiklerini öğrenin. Konya’da ayaklanma yapabilecekleri hakkında duyum aldık. Kendilerini sorgulayın, doyurucu bir yanıt alamazsanız ya da dayatacak olursa, yanındakilerle birlikte hepsini tutuklayın.”

Bu emir derhal yerine getirilerek Çok kanlı olayların yaşanması önlenmişti.

Kendisini ikinci Mustafa Kemal olarak gören Çerkez Ethem’in ayaklanma hazırlığı içinde olduğu ve hazırlığın perde arkası böylece ortaya çıkmış oluyor. Çerkez Ethem ve yanındakiler Yunanlılarla anlaşmış; gerçekten kelle uçurup, halkı yağmalayacaklar ve halktan zorla aldıkları paralarla yeni bir hükümet kurmaya hazırlanacaklardı.

SORUMLU KONYA VALİSİ HAYDAR BEY

Kendisine yapılan uyarıları dinlemeyen Konya Valisi Haydar Bey, Delibaşı ayaklanmasında suçlu görülse de, Konya ileri gelenleri Mustafa Kemal’den Haydar Beyin valiliğinin devamını istemişlerdir.  Böylece Haydar Bey bir süre daha Konya’da valilik yapmıştır. Oysaki bu kanlı olayın ortaya çıkmasında en büyük rol Haydar Beyindir. Ne yazık ki mecliste yapılan soruşturmalar sonucu suçsuz görülmüştür.

Delibaşı Mehmet’e binbaşılık vererek tam yetkili yapan Haydar beydir.  Bulunduğu bölgede asayişin korunması için Delibaşı’na yetki veren o dur, cepheye asker toplaması için Delibaşı’nı görevlendiren o dur. Delibaşı’nın her türlü deliliğine göz yuman Haydar Bey; adaletin elinden paçasını zor kurtarabilmiş olsa da, mecliste aklanmış görünse de korkak, beceriksiz, ikircikli bir yönetici olarak tarihe geçmiştir.

HALİM ÇELEBİ

Halim Çelebi, milletvekili seçilmesine karşın her tarafı idare eden bir siyaset izledi; seçim sonu meclise zorlamayla gitti, çoğu zaman sorumluluk almaktan korktu, İngilizlere yakınlığı vardı. Delibaşı ayaklanması sonrasında soruşturmaya uğrayıp bir süre sürgün edilse de eski makamına saygıdan dolayı meclis tarafından aklandı.

MUSA KAZIM

Birinci dönem Konya Milletvekili Musa Kazım, Delibaşı ayaklanması sonrasında soruşturma geçirip bir süre sürgün edilenler arasındaydı. Başka konulardan dolayı da suçlanıp soruşturma geçirdiyse de o da makama saygıdan aklandı.

REFİK KORALTAN

Çeşitli devlet hizmetlerinde bulunarak ilk meclise Konya milletvekili seçildi. Milli mücadeleye katıldı. 1935’e kadar milletvekili olarak mecliste bulundu. Sonra çeşitli illerde valililik yaptı. DP kurucuları arasında yer alıp yeniden milletvekili seçilerek meclis başkanlığı yaptı. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında yüksek mahkemede yargılanarak idam cezası aldı. Sonradan gelen bir afla kurtuldu.

SAFLAR HER ZAMAN AYNI OLMAZ…

Milli mücadele öncesinde ulusal davalara karşı duranlardan bazıları ikna edilerek Kurtuluş Savaşı’na katıldılar ve ellerinden gelen her türlü hizmeti fazlasıyla yaptılar. Başlangıçta milli mücadeleci görünenlerin bazıları ikircikli davranıp her iki tarafı da idare etmeye çalıştılar. Bazıları mangalda kül bırakmayıp esip gürledilerse de milli mücadeleden kaçtılar. Bazıları korkularından dolayı geri planlara çekilmeyi yeğlediler, zafer kazanıldıktan sonra milli mücadelecilerin safına karıştılar.

Kahraman olmadıkları halde rastlantı sonucu, kahraman olarak tarihe geçenler de, bu safın nimetlerinden yararlananlar da çoktur. Her yeni başarıdan sonra güçlülerin yanında yer alanları saymakla bitiremeyiz. Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyleleriyle doludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Gündoğdu Arşivi