‘Kusura bakma’ ile başlayan muhabbet
Kıymetli okurlar, hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Küresel koronavirüs salgını ile ilgili haberler yeniden gündemde. ‘Vaka sayılarında yaşanan artış korkutuyor’ ve benzeri başlıkları olan birçok haber ile karşı karşıya kalıyoruz. Kurallara uymak lazım. Bu korona ile ilgili olarak zaten zamanında yaza yaza yorulduk, daha fazla bu konuda sözü uzatmak istemiyorum açıkçası. “O onu öyle yaptı, bu bunu böyle etti, şunun bunu demeye ne hakkı var” demeyin. Herkes bu konuda üzerine düşeni yapmalı diyorum.
Yakın bir geçmişe kadar ‘sert’ konulara değindiğim oluyordu köşe yazılarımda. Biraz ‘vites düşürdüm’ farkındayım ancak bir süre daha bu böyle gidecek gibi görünüyor. “Ruh halim beni bunu yapmaya itiyor” diyeyim.
Tecrübelerimden hareketle söylüyorum; insanın hayatında en çok duyduğu kelimelerden biri ‘güven’ kelimesidir. Yani sırf bundan bile güvenin bizler için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Bir kere yitirilirse bir daha yerine konulamayacak kadar değerli olan bir şey. Tamam, güven önemli ama insanın hayatta kendi ayakları üzerinde durması da son derece önemli…
Hani bir hikaye vardır; Günlerden bir gün bir baba oğluyla kırlarda dolaşırken, kozadan çıkmaya çalışan bir kelebek görüvermişler. Kelebek kozanın lifleri arasından kurtulmaya çalışıyormuş. Baba, kelebeğe yardım ederek kozanın liflerinden kelebeği kurtarmış. Kelebeğin uçmasını beklemiş ama kelebek uçmamış, uçamamış. Çünkü kelebek kozadan çıkma çabası esnasında aslında kaslarını güçlendirir. Kendini ayakta tutacak hareketleri öğrenir o an. Yani adam bilmeden, istemeden kelebeğin hiçbir zaman uçamamasına sebep olmuş.
Bir şahsiyete güveniyorsanız, kendinizi onun yanında güvende hisseder, tereddüde mahal vermezsiniz. Zarar vereceğinden asla kuşku duymazsınız, huzurunuz kaçmaz, her şeyi paylaşırsınız. Güven kaybında ise ilişkiler kırılır. Bireyler arası iletişim güven ile ilgili ipuçları taşır. Bir kişi ile konuşmakta güçlük çekiyorsanız, konuştukları, anlattıkları şüphe uyandırıyorsa, ufacık bir mevzu bile kocaman olup, büyük tartışmalar doğuruyorsa o kişiye güveniniz tam değildir. Hele hele sözlerinizi seçerek konuşuyorsanız, ‘Ya kusura bakma ama…’ gibi cümleler kuruyorsanız hiç güvenmiyorsunuzdur. Biri öyle ‘kusura bakma da’ türevi girizgah yapıyorsa, cümle kuruyorsa kusura bakın derim…
İnsanoğlunun yaşı kemale erince birçok şeyi sorgular. Dünyaya neden geldim gibi sorular sorar kendine. ‘Zorluk’ dediğimiz, dert, tasa, sıkıntı olarak algıladığımız pek çok şey güçlendirir aslında insanı farkında olmadan. Hayatta ‘bağışıklık kazanmak’ gerek. Zorluk çekmesinler diye her türlü kolaylığın sağlandığı çocuklar, çocuklarımız kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmelidir. Yukarıda bahsettiğim kelebek hadisesi gibi…
Görüşmek üzere…