Fatih Özer

Fatih Özer

Üslûb-û Beyan Ayniyla İnsan

Üslûb-û Beyan Ayniyla İnsan

Bir insanın kişiliğini, karakterini, konuşmasını üslûbunda görebilirsiniz. Ziya Paşa bunu; “Üslubu beyan aynıyla insan” diye dilimize aktarınca, atasözü olmuş. Mevlana ise:“Testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar.” diye ifade etmektedir. Bir insanın kişiliği nasılsa öyle konuşur ve konuşma tarzını öylece dışarıya yansıtır.

“Güzel söz yılanı deliğinden çıkarır.” ifadesi gönül alıcı, etkileyici sözlerdir ve bizim hoşumuza gider. Bazı sözlerde insanları çileden çıkarır, kavga ortamına sürükler.

Toplumda iyi insan ve mutlu bir aile olabilmek için hoş görülü, fedakâr, dürüst, sevecen, merhametli, çalışkan, doğru bildiği konularda azimkâr olmalıdır. Eğer insan vicdanının sesini dinleyip dürüst ve adaletli olsa, haksızlığa yer kalmaz.

Peygambere (s.a.v.); kendisine, hırsızlık yapmış bir kadını getirirler ve bazıları aracılık yaparak onun cezasını hafifletmek isterler. Peygamber (s.a.v.) öfkelenip;”Hırsızlık yapan, kızım Fatıma bile olsa elini keserdim.” Buyurdular (Buharî, Müslim).

İnsan, haksızlık yapan yakın akrabası bile olsa, adaletin yerine getirilmesine yardımcı olmalı, bu hususta asla taviz vermemelidir.

İnsan dürüst, sabırlı, tutarlı, hoş görülü, affedici ve eleştiriye açık olmalı; ‘Ben’ değil, ‘biz’ olmalı ve empati yapmalı, hırs ve kibirden uzak durmalı. Yalancı, sahtekâr, insanları aldatan kişiler toplum için büyük bir felakettir. Sonuç itibarıyla insanın dünyadan götüreceği bir kefendir(Kefenin de cebi yoktur)

Malın, mülkün derya olsa Karun kadar zengin olsan ne fayda!

Karun, fakir ve sıradan biri iken, zengin olmak için Hazret-i Musa’dan dua ister ve duası kabul olur. Dünyanın en zengini durumuna gelen Karun, şımarıp, azgınlaşır. Hazret-i Musa malından fakirlere zekât vermesini söyler, o da vermez. Sonuçta Karun iflas eder.

En nihayet uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık değil mi?

Her makam ve sıfatın kendine has bir üslubu, edebi vardır. Onun için âlimle cahilin, amirle memurun, idare edenle edilenin, üslupları farklı olmalıdır.

TBMM’deki vekillerin de kendine özgü konuşma üslupları olmalıdır diye düşünenlerdenim. Çünkü “Dizginsiz dil bela getirir” , insanları ayrıştırır. Bunun bedeli de ağır olur. Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir. Nasıl söyleyeceğini de bilmesi gerekir.

“Dilin kemiği yoktur” .

Sultan Fatih’in Hocası Akşemsettin; “ İyi insan sıkıntılara tahammül edip katlanan kimsedir. O, toprak gibidir. Toprağa her türlü kötü şey atılır, fakat topraktan hep güzel şeyler biter.” der.

Sıkıntıları göğüslemek suretiyle, biz de ülkemizde huzur olsun istiyoruz.

Sokaktaki vatandaş; “Bıktık artık siyasilerin birbirlerine hakaret etmelerinden, çocuklarımıza kötü örnek olmalarından.

Bizim seçtiğimiz insanların üslubu böyle olmamalı. Biz onlardan milletin dertlerine merhem olunmasını istiyoruz,” demektedir.

Son olarak Ziya Paşa’nın dediği gibi” Üslubu beyan, aynıyla insan” karakteri ortaya çıkıyor, bu da bizi üzüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Özer Arşivi