Tahir Akyürek de aday
Her fırsatta rahmetli Uğur Mumcu’yu anmaktan büyük keyif alıyorum. Hani onun bir sözü vardı ya; “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” diye, işte tam da bu söz bile rahmetli Mumcu’nun anılması için bir nedendir bence.
Siyaseti kişiler adına ikiye ayırmak lazım. Birincisi partili siyaset yani “örgütlü siyaset”; ikincisi “örgütsüz siyaset”. Birincisinde kişiler bir partiye mensupturlar. Dolayısıyla da o partinin yaptığı politikaları savunmak, doğru olduğunu ispat etmeye çalışmak, partinin propagandasını yapmak, bir örgüt bilinci gereği gayet normaldir.
Burada, örgütsüz siyaset yapan kişiler biraz daha rahattır. Yani tüm partilere eşit mesafede yaklaşım gösterip, tüm partilerin kötü yönlerini ve iyi yönlerini ortaya koyabilirler. Bunun zor tarafı; a partisini övdükleri zaman, a partisinin karşısındakilerden, a partisini eleştirdikleri zaman da a partililerden hakarete varan eleştiriler duyabilmektedirler. İşte böyle zamanlarda genelde siyaset yazmak iki ucu “pisli” değnek gibidir.
Ben burada işin ikinci kısmında yer almaktayım. Yani herhangi bağlı olduğum bir siyasi parti ve siyaset bulunmadığından tüm partilere, iyi yaptıklarını veya yanlış yaptıklarını rahatlıkla yazmaya çalışmaktayım. Tabii ki yazdığım yazıya göre okuyucular değerlendirmelerini yapmaktalar ve kendilerine göre beğenmediklerini eleştirmektedirler. Bunun da “demokrasi kültürü” eksikliğinden kaynaklandığının gayet tabii ki farkındayım.
Böyle bir girişten sonra merak ettiğim bir soruyu sormak istiyorum. Bilhassa sosyal medyada yerel bazda en çok konuşulan konu Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in milletvekili adayı olması idi. Bilhassa sosyal medyada Tahir Akyürek’in bu kadar tepki görmesini, samimiyetle söylüyorum anlayamadım. Yani Halil Ürün çok iyi belediye başkanıydı da, ondan mı milletvekili oldu? Veya Mustafa Özkafa çok kötü belediye başkanı olduğu için mi belediye başkanı seçilemedi? Anlamak çok güç gerçekten…
Bu durumu bir gazeteci arkadaşa sordum: “Neden kötü Tahir Akyürek?” diye. Bana verdiği cevap; kendisine randevu vermemiş olmasıydı. Dedim ki; “Başkan, neredeyse 15 yıldır başkanlık yapıyor. Ben hiç randevu istemedim bir gazeteci olarak. Çünkü zaten haberlerde, programlarda, sık sık karşılaşıyorduk. Ayrıca neden randevu isteyecektin?”
Yani buradaki kriter; “Bana randevu vermedi”.
Bunun dışında da birçok kişiyle konuştum ve onlara da sordum. İşin doğrusu, aklıma ve mantığıma yatan hiçbir cevap alamadım. Hâlihazırda da merak ediyorum, yani akil bir çerçevede “neden Tahir Akyürek’in milletvekili seçilmemesi gerekir” konusunu açıklayabilecek birisini de seve seve dinlerim. Yani diğer 14 AK Parti milletvekilinden farklı olarak ne söyleneceğini de merak ediyorum işin doğrusu.
İşte, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak deyişini de burada kullanmak gerekiyor. Yani Belediye başkanının değerlendirmesinin nasıl yapılması gerektiği konusunda veriler ortadadır. Buna göre değerlendirilir ve iyi bir belediye başkanı mıdır yoksa kötü bir belediye başkanı mıdır buna göre karar verilir.
Şimdi bu yazımı okuyanlar içerisinde hemen yine bilgisizce değerlendirenler olacaktır. Ben baştan söyleyeyim. O veya bu partili değilim. Bir tane oyum var (eşimin oyuna bile karışmam, kime verirse kendisi kararını verir). Seçimde de o bir oyumu kullanacağım. Dolayısıyla bir kesim, birilerini savunduğumu düşünüp kızacaklardır, bunu baştan hatırlatayım.
Belediye Başkanlarını Konyalı vatandaş nasıl değerlendirmiş bu konuda size bazı örnekler vereyim: Mesela Ahmet Öksüz’ün belediye başkanlığı döneminde, Konya’nın altyapı sorunu çözülmüştür. Hatta “merkezdeki altyapı, Ahmet Öksüz’ün eseridir” dersek çok yanlış olmaz. Ama altyapı yapılırken, inşaat işlerinden rahatsız olan vatandaş Ahmet Öksüz’e oy vermemişti. Tramvayın yapımı işleri de kendisi dönemine ait olan Ahmet Öksüz 5 yıl belediye başkanlığı yapmıştır.
Ardından Halil Ürün belediye başkanı olmuştur. Halil Ürün zamanında, tramvay inşaatı bir müddet durdurulmuştur. Şehrin rüzgar koridorları, yüksek binalarla kapanmış ve hava kirliliği o dönemde artmıştır. Vatandaş Halil Ürün’ü 10 yıl belediye başkanı yapmış ve ardından da Meclis’e göndermiştir.
Bu iki örneği bile düşününce ve yakinen hatırlayınca işin doğrusu vatandaşın çok objektif bir bakış açısına sahip olduğunu düşünemiyorum. O nedenle de bu tartışmaları ayakları yere basmayan, mesnetsiz tartışmalar olarak görüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.