Seçim nihayet sona erdi. Ve seçim yoğunluğu, yerini, partilerin kendi içerisinde hesaplaşmasına bıraktı. Bu yazımda olayı rakamlara boğmayacağım. Zaten hangi gazeteyi açsanız hangi internet sitesine girseniz bu rakamlar ortada…

Seçimin değerlendirmesinde genelde herkes kendisini başarılı bulur. AK Partililer başarılıdırlar; çünkü birinci partidirler ve bir cumhurbaşkanına sahip olmuşlardır.

MHP’liler başarılıdırlar ve oyları yüzde 10 barajının üzerindedir. Aynı zamanda İyi Parti’yi geçmişlerdir.

İyi Partililer başarılıdırlar çünkü ilk seçimleridir. Kısa sürede bu kadar başarı elde ederek barajı aşacak oya sahip olmuşlar ve de Meclis’te sağlam bir yer edinmişlerdir.

HDP zaten kendini başarılı görmektedir. “Biz PKK’nın partisiyiz” diye diye barajı aşacak oyu almışlar ve Meclis’te 3. Parti olmuşlardır.

CHP başarılıdır. “40 yıldır ilk kez yüzde 30’un üzerine çıkmışlardır”.

Saadet Partisi başarılıdır. Meclis’e 3-4 tane milletvekili sokabilmiştir.

Buraya kadar, partilerin yönetimlerinin başarı hikayeleridir. Bir de madalyonun diğer yüzü vardır. Yani başarısızlıklara bir bakalım.

AK Parti teşkilatları başarısız çıkmıştır bu seçimden. Oylarını bir hayli düşürmüşlerdir ve halk çok önemli bir uyarı mesajı vermiştir. Çünkü artık AK Parti teşkilatları “halkçı” tavırlarını bırakıp, halka karşı “oligarşik”, “statükocu bir tavır takınmaya başlamışlardır. Bu tavrı AK Parti Genel Merkezi’nde göremezken, hatta il ve merkez ilçelerde göremezken, halkla çok daha diyalog halinde olması gereken taşra ilçe teşkilatlarında görebilmek çok daha kolaylaşmıştır. Yani falanca ilçenin ismini bile bilmediğimiz bir ilçe yöneticisi “sen benim kim olduğumu biliyor musun, ben AK Parti yöneticisiyim” diye bir doktora höykürebilmektedir. Ve bu tür tavırlar halkın gözünden kaçmamıştır ve halk da fırsatını bulur bulmaz bu tür tavırlardan uzaklaşmanın gerekliliğini anlatmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı “balkon konuşmasında” mesajı aldığını ve gereğini yapacağını da belirtmiştir. Yani anlaşılan odur ki, AK Parti teşkilatlarında bir mantalite değişimi yaşanacaktır.

CHP bu seçimden başarısız çıkmıştır. HDP’ ile koordine içerisine girmeye çalışmıştır. Aynı anda Saadet Partisi ile birlik olmuştur ve seçmeninin başını döndürmüştür. Konya’dan iki milletvekili çıkmıştır ama birisi her ne kadar demokratlığından şüphe duymasam da AK Parti kurucusudur. Diğeri de resmen Saadet Partilidir. Yani burada ömrünü CHP’ye vermiş partililer görmezden gelinmiştir. Şimdi parti tabanı CHP’de Muharrem İnce’yi genel başkan görmek isteyecektir. Ancak delege Kılıçdaroğlu’da diretecektir. Hadi buyurun bakalım CHP aynı tas aynı hamam, parti içinde kavgaya tutuşacak ve seçimde neden kaybettiğini bile düşünmeye vakti kalmayacaktır.

İyi Parti bu seçimde başarısızdır. İyi Parti seçim çalışmalarında MHP düşmanlığıyla, Erdoğan düşmanlığıyla siyaset yapmaya çalışmıştır. Bu, vatandaşı tatmin etmemiştir. Bir de milletvekili listelerinde büyük hatalar yapınca sahada yeterince olamamıştır. Mesela Konya’da listede dinamizm sağlayacak, sahada kendini anlatmaya gerek olmadan, partiyi anlatabilecek, tanınmış kişileri dışlayarak daha elitist bir tablo sunmuştur. Yani aynen CHP’nin ikinci sıra adayı gibi, İyi Parti’nin 1. Sıra adayı olan ve şu anda milletvekili seçilen aday da kendisinin milletvekili seçilebilmesi için kendisine oy verememiştir. Birisi oyunu İstanbul’da, diğeri de Ankara’da kullanmıştır.

Saadet Partisi başarısızdır. Konya’da seçmene hakim olduğunu ve Konya’nın Milli Görüş’ün kalesi olduğunu ilan eden partililer, Konya’nın en iyi belediye başkanlarından Mustafa Özafa’nın seçilebilmesi için oylarını bile arttıramadılar.

MHP bu seçimde başarısızdır. En az 4 milletvekili bekleyen MHP, 2 vekile sahip olmuştur. Onu da seçmen sayısı 100 bin artmış olmasına rağmen hemen hemen aynı oyu alarak elde etmiştir.

Yani partilerin başarılı olduğunu veya başarılı olmadığını; ikisini de değerlendirebilirsiniz. Hangisini isterseniz alın. Ancak şu bir gerçek ki; asıl iş bundan sonra başlıyor. Yeni sistemde, yeni Anayasa’nın uygulanması halka nasıl yansıyacak bunu hep birlikte göreceğiz.