Genelde hep söylenir: “Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu şu günlerde …..” diye. Hep söylenmesinden de dillerde pelesenk olmuş ve “ağız alışkanlığı” bir cümleye dönüşmüştür.

Ancak şunu açık ve net belirteyim ki; gerçekten bu günlerde birliğe ve beraberliğe çok ihtiyacımız var.

 Ortadoğu kaynıyor. Hemen güneyimizde, Barzani diye bir nifak var. Suriye’de Esad her ne kadar savaşı kazanmış olsa da ve ABD ve İngiltere de bunu açıklamış olsa da, hala Suriye’nin de kaynadığı ortada. Kıbrıs’ta belirsiz bir siyaset, ne olacağı belli olmayan bir akıbet aşikar. Ege ve adalar konusu başlı başlına bir Yunan sorunu durumunda.

Bunların dışında ABD ile kavgalı, AB ile kavgalı bir Hükümetimiz var.

Ve en önemlisi de iç barışı sağlayamazsan dışarıda rahat olamazsın mantığını da unutmamak lazım.

Şimdi hal böyle iken; AK Parti’nin burada CHP ile ve Kemal Kılıçdaroğlu ile didişmesinin hem AK Parti’ye hem de ülkeye getireceği bir fayda görmek mümkün değildir.

Zaten CHP’nin başında Kemal KIlıçdaroğlu’nun bulunmasının en büyük faydasını AK Parti görmektedir. Dolayısıyla AK Parti’nin çıkarları ve büyümesi konusunda önünde bir muhalefet engeli gözükmemektedir.

Burada yapılması gereken milli birlik ve beraberliğin sağlanması adına AK Parti’nin MHP ve CHP ile bir araya gelmesi gerekmektedir.

Ve ülkenin iç sorunlarının birlikte belirlenen politikalarla yürütülmeye ve çözülmeye çalışılması dış politikada da bir güven ve sorumluluk ortamı yaratacaktır.

FETÖ ile mücadelede, PKK ile mücadelede muhalefetin de istediği aşamaya gelen AK Parti bu konuda işbirliğini de sağlamalıdır.

15 yıldır çözülemeyen ülkenin eğitim sorunu konusunda bir milli birlik ve beraberlik çerçevesinde bir takım girişimler yapılmalıdır.

Kısacası iç politikada birlik ve beraberlik ruhu yakalanır, kayıkçı kavgaları sona ererse, dış politikada da çok güçlü ve güvenilir bir devlet görüntüsü verilir. Bu da aslında bir çok sorunun çözümü demektir.

Öteki taraftan kim il başkanı olmuş uğraşı ancak abesle iştigaldir.