Okçuluk, kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılığıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalıdır. İlk zamanlarda avlanmak, saldırmak gibi amaçlarla kullanılan ok ilerleyen zamanlarda spor dalı haline geldi. Okçuluk ilk kez 1904 Yaz Olimpiyatları'nda olimpik programa alındı ve hala da programlarda yer almaya devam ediyor. 1931'de kurulan ve hâlen 140 ülkenin üye olduğu Uluslararası Okçuluk Federasyonu okçuluk dalında en büyük otorite olarak kabul ediliyor. Okçuluk çok yorulmadan yapılabilen bir spor olsa da ruhen düşünceleri, mutluluk ve üzüntü gibi duygularımızı kenara bırakıp odaklanmamızı isteyen bir spor dalıdır. Bu nedenle okçuluk sporunu yapan bir birey sadece bedenen değil ruhen de gelişmiş bir yapıya sahip olur. Mete Gazoz bu sporu en iyi yapan ve Türkiye'yi çok güzel bir şekilde temsil eden isimlerden biri. Öyle ki dünyaca ünlü Brezilyalı roman ve söz yazarı Paulo Coelho, Türkçe'ye "Okçu'nun Yolu" (The Archer) adıyla çevrilen kitabını olimpiyat şampiyonu milli sporcu Mete Gazoz'a adadı. Ayrıca Mete Gazoz uluslararası arenada çıktığı 210 müsabakada 153 galibiyet elde ederken, yüzde 73'lük kazanma oranına ulaştı. Atışlarında ise 9,27'lik puan ortalamasına sahip. Son müsabakalarda Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası'nda erkekler klasik yay finalinde Kanadalı Eric Peters'i 6-4 yenen Mete, altın madalyaya uzandı. 24 yaşındaki milli sporcu, böylece dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk okçu oldu. Mete Gazoz Türkiye'nin gururu olmaya devam ediyor.