Emel Şerife Hasçağan

Emel Şerife Hasçağan

Eğitimde şiddet! Toplum olarak nerede yanıldık?

Eğitimde şiddet! Toplum olarak nerede yanıldık?

Son dönemde yaşanan üzücü bir olay, toplumumuzun eğitimi ve değerlerini sorgulamamıza neden oldu. Konya’da Sağlık Bilimleri Fakültesi dekan yardımcısının bir öğrenci tarafından odasında silahla yaralanması, ardından öğrencinin intihar girişiminde bulunması, korkunç bir tabloyu gözler önüne serdi. Bu olay sadece bir şiddet eylemi değil, aynı zamanda eğitim sistemimizde, aile yapımızda, toplumsal değerlerimizde ve bireysel psikolojimizde derin yaraların açıldığının bir işareti.

Peki, böyle bir şey nasıl olabilir? Bir öğrenci nasıl olup da eğitim aldığı kurumu, bir öğretim görevlisini hedef alacak kadar hiddetle dolabilir? Olayı incelemeye başladığımızda, en temel sorularımızdan biri şu olmalı: Bu kadar genç insan, ne zaman ve nasıl bu kadar büyük bir öfke ve çaresizlikle karşı karşıya kalıyor? Eğitim yuvası olarak bilinen okullarda bu tür olayların artması, sadece akademik başarısızlık veya bireysel problemlerle açıklanabilir mi? Yoksa daha derin toplumsal sorunların bir yansıması mı?

Eğitim, yalnızca bilgi aktarımından ibaret değildir. İnsanlık, hoşgörü, empati, problem çözme gibi değerlerin öğrenildiği bir ortam olmalıdır. Ancak son yıllarda, özellikle stres ve baskı altında yetişen gençlerin, bu temel insani değerlerden gittikçe uzaklaştığı bir gerçek. Konya’daki olayda olduğu gibi, gençlerin psikolojik yüklerini taşıyacak alanları bulamaması, bazen dramatik sonuçlara yol açabiliyor. Bireysel sıkıntılar ya da toplumsal sorunlar, öğrenciyi doğru bir şekilde yönlendirecek rehberlere ya da destekleyici mekanizmalara sahip olmadığında, çözülmeyen öfke patlamaları olarak karşımıza çıkabiliyor. Aile yapısının da bu tabloda büyük bir rolü var. Çocuklar, ailelerinin sağlıklı ve dengeli bir şekilde onlara rehberlik etmesini bekler. Fakat bazı ailelerde, baskıcı tutumlar, ilgisizlik ya da şiddet gibi faktörler, çocukların ruhsal gelişiminde ciddi bozulmalara yol açabiliyor. Eğitim, bu boşluğu dolduracak bir alan olmalıydı, ancak bizler henüz doğru şekilde bunu sağlayamadık. Eğitimdeki en büyük sorunlardan biri de, her bireyi kendi psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarına göre destekleyecek bir sistemin kurulmamış olması. Bunu yapabilmek, okullarda bir psikolojik destek sisteminin yalnızca Öğrencilerle değil, aynı zamanda öğretmenlerle de yakından ilgilenmesini gerektirir.

Şiddetin yaygınlaşmasının önüne geçmek, sadece suçluyu cezalandırmakla olmaz. Toplumsal bir değişim gerekiyor. İnsana saygıyı, bireysel farklılıklara hoşgörüyü ve en önemlisi, duygusal zekâyı güçlendirecek eğitim müfredatlarına ihtiyaç var. Bir öğrencinin, yaşadığı psikolojik baskılara rağmen kendisini rahatça ifade edebileceği güvenli ortamların oluşturulması gerekir. Aynı zamanda, öğrencilerin stres yönetimi, öfke kontrolü gibi temel becerileri öğrenebileceği alanlar sağlanmalıdır.

Öğrenciler sadece akademik bilgilerle değil, duygusal ve sosyal gelişimleriyle de büyütülmelidir. Okul, bir bireyin yalnızca bilgi edinmesini sağlayan değil, aynı zamanda ona insan olmanın gerektirdiği tüm duygusal ve sosyal becerileri kazandıran bir yer olmalıdır. Akademik başarı, bu çerçevede yalnızca bir araçtır, nihai amaç değil. Konya’daki olay, hepimizi derinden sarsmış ve toplum olarak nereye gittiğimizi sorgulatmıştır. Hepimizin sorumluluğu, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için eğitim sistemimizi yeniden gözden geçirmekte yatıyor. Toplum olarak, sadece sınavlarda başarıyı değil, insanı yüceltmeyi de öğrenmeliyiz. Şiddet, çözüm değil; çözüm, anlayış ve birlikte çözüm üretmektir. Bunu başarmadıkça, böyle acı olayların önüne geçmek neredeyse imkansız olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Emel Şerife Hasçağan Arşivi