Kazanımların Kaybedilme Endişesi (2)
Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin kesintili hale dönüştürülmesi artı bir durum olmakla beraber zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması bizi düşündürmelidir. Çünkü herkesin okuduğu bir ortamda sanayi için ara eleman bulmak, çırak ve kalfa yetiştirmek imkansız hale geldi.
4+4+4 ile birlikte İHO okullarının açılmasının önü açılırken aynı hassasiyetin diğer okul türleri için de düşünülmesi gerekirdi.
İHO ve İHL’lerin açılması olumlu olmakla beraber bu okulları çok miktarda açmak bu okullara iyilik mi yapıldı yoksa kötülük mü diye bizi düşündürmelidir. Çünkü bir şeyin çokluğu ister istemez kaliteyi düşürür. Aynı şekilde ilahiyat ve İslami ilimler adı altında açılan fakülteleri de bu şekilde düşünmek lazım. Maalesef bu fakültelerin de çok sayıda açılması, bu okullara daha düşük puanlı öğrencilerin gelmesi demektir. Bu da kaliteyi düşürür. Şimdiden ilahiyat ve İslami ilimler fakültesi mezunları fazla mezun verdiğinden dolayı mezun öğrenciler öğretmenlik atamalarında binlerce mezun ile yarışmak zorunda kalıyorlar. Bu da mezunlarda istihdam sorununu ortaya çıkaracaktır.
Peygamberimizin Hayatı, TDB ve K. Kerim derslerinin tüm okul türlerinde seçmeli ders olarak seçilmesi güzel bir uygulama. Öğrenciler merdiven altı yerlerde dinlerini öğrenmek yerine bu seçmeli dersler sayesinde okullarda dinlerini öğrenme imkanına kavuşmuş oldular. Burada bu derslerin müfredatına bir eleştiri getirmek istiyorum. Hazırlanan seçmeli ders kitapları öğrencilerin seviyesine uygun değil. Çoğu konular öğrencilerin ilgisini çekmiyor. Zorunlu ders olarak okutulan Din Kültürü kitabıyla tekrar konular var. Bu da öğrencilerin sıkılmasına sebep olmaktadır.
Hiçbir okul türü öğrencilere yasak olmaması gerekirken maalesef yıllardır askeriyeye İHL mezunlarının alınmaması yanlıştı. Şimdi bu okullara İHL mezunlarının da girebiliyor olması güzel.
Ayasofya’nın açılması, Taksim’e cami yapılması da takdire şayan bir uygulama oldu.
Bürokrasi ve devletin tüm kademelerinde İHL ve ilahiyat mezunlarının olması, dindar ve mütedeyyin insanların da görev alması güzel. Zira geçmişte bu kesim vebalı kabul edildiği için devletin üst kademelerinden mahrum bırakıldı. Yalnız bürokrasi ve devletin yönetim kadrosunda, geçmiş yönetimlerin yaptığı gibi bir kesimin görev yapması yanlıştır. Bu ülkenin mozaiği diyebileceğimiz her kesimden insanımıza devletin tüm kademeleri açık olmalıdır.
Şimdi kazanımları genel olarak bir değerlendirelim. Bu kazanımlar ileride ülkeyi yönetecek siyasi iktidarlar tarafından geri alınabilir mi? Alınabilir. Çünkü kazanımların çoğu kanun veya yönetmeliklerde yapılan değişiklikle elde edilmiştir. Değiştirildiği takdirde bu kazanımlar da kaybolabilir. Bu mümkün. Yalnız böyle bir değişiklik toplumda tepki çeker ve toplumu gerer. Buna da hiçbir siyasi iktidarın yelteneceğini sanmıyorum. Üstelik hiç de tavsiye etmem. Özellikle başörtüsünü yeniden sorun etmenin ve liseler arasında tekrar katsayı koymanın, Ayasofya’yı yeniden müze haline getirmenin siyasi iktidarlara götürüsü olur, getirisi olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.