Karma Eğitime Bakışım
Bir okul arkadaşım Whatsapptan "Abi! Hemen hemen her konuda yazıp çiziyorsun. Bugüne kadar karma eğitim konusunda bir yazına rastlamadım. Bu konuda ne düşünüyorsun" şeklinde bir soru sordu. Kendisine kısaca "Karma eğitim konusunda kafam net değil. Kız ve erkeği ayırmak da bir sorun, bir arada tutmak da. Danışman öğretmen sistemiyle denetimli serbestliği savunuyorum" diye yazdım.
Karma eğitim konusunda siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum. Bu konuda kafam net olmamakla beraber bu konuda kendimin ne düşündüğünü izah etmeye çalışacağım. Baştan söyleyeyim bu konu çok su götürür. Baltayı taşa vurmak da var işin içinde. Her ne kadar 1739 Sayılı Kanunda "Okullarda eğitim ve öğretim kız-erkek bir arada verilir. Eğitimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir" dese de bu konuda devleti yönetenlerin de kafası net değil.
Kadın ve erkek toplumsal bir gerçekliktir. Bu yüzden kadın ve erkek toplumda iç içe geçmiş durumdadır. Ayırsan bir problem, bir araya getirsen problem. Okullar da böyledir. Kız kıza, erkek erkeğe eğitim ve öğretim yapan okullar da sorun eksik olmadığı gibi kızın ve erkeğin karışık olarak eğitim yaptığı okullarda da sorun eksik olmuyor. İnsandır ne de olsa buralarda eğitim ve öğretim yapanlar. Sorun olacak. Çünkü insanın olduğu yerde sorun eksik olmaz. Bundan kaçış yok. Önemli olan sorunu çözme irade ve azmine sahip olmaktır.
Anlatmak istediğim kızları ve erkekleri ayrı ayrı binalara koymak suretiyle eğitim yapmak problemi çözmüyor günümüzde. Bu sadece pansuman tedbir olur. Çözüme neşter vurmaktan uzaktır. Çünkü binaları ayırmak geçici bir çözümdür. Ben ortaokul ve lise öğrenimimi kız erkek ayrı binalarda yapmış birisiyim. Erkekler kızları, kızlar da erkekleri görmezdi. Karşıt cinsin görülme durumu olan pencereler varsa oraları da buzlu camlarla kapatmak suretiyle uzaktan görme durumunun da önüne geçilmeye çalışılırdı. Kız arkadaş veya erkek arkadaş edinmek isteyenler ise öğle veya akşam dağılma zili çalınca çakışma noktalarında veya otobüs duraklarında birbirini tavlama yoluna giderdi. Okul idaresi bu durumu tespit ettiği zaman erkek öğrenciye baskı uygular ve öğrenci ilçelerde bulunan okullara gönderilirdi. Buna rağmen kız-erkek ilişkisinin önüne kolay kolay geçilemedi. Günümüzde ise kız ve erkek öğrencinin otobüs durağında veya okul yolunda buluşmasına gerek kalmadı. Kâh cep telefonu marifetiyle konuşuyor kâh mesajlaşıyor kâh sosyal medyada arkadaş oluyor kah bir arkadaşının aracılık yapması sonucu buluşabiliyor. Anlatmak istediğim ayrı binalarda veya ayrı okullarda kız kıza veya erkek erkeğe eğitim ve öğretim yapılan yerlerin çoğunda kız ve erkeğin iletişimi gizli-kaçak olarak hız kesmeden devam ediyor. Âcizane ben karma kız ve erkek olmak üzere binaları ayırmayı biraz polisiye tedbirlere benzetiyorum.
Karma eğitim ve öğretim yapılan yerlerde sorun yok mu? Olmaz olur mu? Buralarda da kız ve erkek ilişkileri sağlıklı değil, problem çok. O zaman ne yapacağız? Günümüz teknolojisinde kızları erkeklerden, erkekleri de kızlardan tecrit edemeyeceğimize göre başka çözüm yollarını düşünüp devreye koymamız gerekiyor.
Kızın erkeğe, erkeğin kıza ilgi duyması tabiatın bir gereğidir. Bundan kaçış yok. Gizli-kaçak buluşmalar çocuklarımızı tehlikeye duçar etmektedir. Bir arada oldukları zaman da seviyeyi kaçırmaktadırlar. Yine gördüğüm karma eğitim yoluyla mezun olmayan kız veya erkeğin daha sonraki yaşantılarında karşıt cinsle iletişim kurmakta zorlandıkları, sağlıklı ve seviyeli bir iletişim kuramadıkları yönündedir.
Eğitim ve öğretimde ister karma, ister ayrı bir eğitim yapılsın büyüklere ve sorumlulara düşen çocuklar arasında denetimli serbestlik vermektir diye düşünüyorum. Bunun için gönüllü öğretmenler arasında danışman öğretmenlik veya koçluk sistemi düşünülebilir. Bu öğretmen, uhdesine verilen öğrencileri ders başarısı, ahlaki yönü, iletişim vb. yönlerde rehberlik yapar. Okul boyunca çocukların hem anası, hem babası, hem öğretmeni olur. Çocukların ailesiyle sürekli bir iletişim halinde olur. Öğrencileri ders yönünden gerileyince veya öğrencilerin arkadaşlarıyla iletişiminin sağlıklı yürümediğini görünce danışman öğretmen yerinde ve zamanında usulünce müdahale eder. Bunun için ikna yolunu kullanır.
Sonuç olarak çocuklarımızı kötülüklerden kaçırma korumacılığından ziyade onlara kötülükler içerisinde kendilerini korumayı, kötülüklerle mücadele etmeyi ve ayakta kalma yollarını öğretmemiz lazım diye düşünüyorum. Çünkü dağda evliya* yetiştirmekten ziyade her türlü kötülüğün kol gezdiği şehrin içerisinde, kötülüklerle mücadele edip ayakta kalmak, ayakları yere basan bir çözüm gibi geliyor bana. Çünkü uçan kuştan koruduğumuz çocuklarımız, kötülüğün ne olduğunu, nereden geleceğini yaşayarak ve görerek pişmesi lazım.
*Dağda yaşayan bir evliya, şehirde ayakkabıcılık yapan bir evliyayı ziyarete gider. Giderken de kerametini göstermek için mendilinin içine kar doldurur götürür ve ayakkabıcının duvarındaki askıya asar. Bu durumu gören ayakkabıcı veli de mendilinin içerisine süt doldurarak duvara asar. Yakıcı sıcağa rağmen mendildeki ne kar erir ne de süt akar.
Az sonra ayakkabı yaptırmak için dükkâna bir kadın gelir. Ayakkabı ustası veli, kadından ölçü için eteğini biraz kaldırmasını ister. Kadın eteğini biraz kaldırınca içi kar dolu mendilden su akmaya başlar ve keramet de burada sona erer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.