Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Karın Keyfini Çıkarmak Varken

Karın Keyfini Çıkarmak Varken

Küresel ısınmadan mıdır, eski kışları görmüyorduk nicedir. Kar yağmayınca sular çekilmiş, barajlardaki su miktarı minimum seviyeye düşmüştü. Tam susuzluk kapıda derken bu sene tüm Türkiye eski kışlardan bir kış yaşıyor. Rabbim verdikçe verdi. Hala da vermeye devam ediyor. Keremine şükür. Zira ne kadar şükretsek azdır.

Öğrenci ve öğretmenlerin tatiline denk gelen yağan bu karın, bizim ve tüm canlılar için bir bereket olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu durumda ne yapmamız gerekirdi? Çocuklar gibi şen olacaktık. Zorunlu işine gidecek olanlar ağır aksak işlerine gitmeye devam edecekler. Arabaları kah kayacak kah patinaj yapacak, kimi de özel arabası yerine toplu taşıma araçlarını tercih edecek. Karı gören çocuklar kartopu oynamak için kendilerini dışarıya atacak, karın içine belenecek ve kardan adam yapacak. Kimi, ince ince yağan karın altında yürüyüş yapacak, kimi evinin önünü ve merdivenleri açmak için eline küreğini alacak, kimi arabasını temizleyecek. Kimi ayakkabısının içine kar girme riskine rağmen karların üzerinden ekmek almaya gidecek. Kimi evinin penceresinden yağan karı ve oluşan manzaraları seyredecek. Kimi karda çekindiği foto ve videoları sosyal medyada paylaşacak. Kimi eşini ve dostunu arayarak yağan karın kaç cm olduğu muhabbetini yapacak. Kimi çeşmelerin donmaması için suyunu açık bırakacak, kimi donan çeşmesini açmak için sıcak su dökecek. Kimi karda nasıl mahsur kaldığını ve ne sıkıntı çektiğini anlatacak, kimi işini öteleyecek, kimi televizyonların getirdiği yurttan kar manzaralarını izleyecek vs. Kısaca karla yatıp karla kalkacağız ve karın keyfini çıkaracağız.

Biz böyle mi yaptık yani karın keyfini çıkardık mı? Pek az istisna hariç yağan kar güme gitti. Karla beraber ülkenin gündemine bir kısır tartışma peyda oldu.  Haliyle kısır tartışma ve mevzi kapma yarışına girince maalesef geleceğimiz olan bu kara sevinemedik. Tüm Türkiye fazlaca yağan bu kardan etkilenirken bir İstanbul tartışması, yağan karın önüne geçti. Sanırsınız ki kardan sadece İstanbul etkilendi ve yolları açılmayan tek şehir İstanbul idi. İstanbul mahalli idaresi ne kadar görevini yaptı veya savsakladı bilmiyorum. Bunu ancak İstanbul’da yaşayanlar bilir. Belediye yetkililerine göre hiçbir aksama yoktu. Belediyeye ait tüm yollar açıktı, trafik aksamadı, toplu ulaşım araçları sekteye uğramadı. Karşı cepheye göre ise belediye sınıfta kaldı. İstanbul halkı yollarda mahsur kaldı. Hangisi doğru söylüyor? Açıkçası savunanlar da doğru söylemiyor, eleştirenler de. Bir defa bu kadar kar yağacak ve tüm yollar aynı anda açık olacak. Bu mümkün değil. Çünkü o kadar caddelerin birden açılması olacak şey değil. Bunun için belediyenin her caddede bir kar kürüme aracı ve yeterli personeli hazır bekletmesi gerekirdi ki böyle bir şeyin olmayacağını hepimiz biliriz. Çünkü bütçemiz buna elvermez.

Yine şunu da hepimiz biliriz ki fazlaca yağan bu karda; insanların, araç sürenlerin olumsuz etkilenmemesi, bulundukları yerde mahsur kalmamaları mümkün değil. Çünkü kar her ne kadar bereket ise de kar aynı zamanda esaret demektir. Bu esaret insanı, insanın ürettiği teknolojiyi de esir alır. Diğer normal günlerdeki gibi araç sürülemez, yollar kaygan olur, her şey aksar, hava muhalefetinden dolayı bazı işler ötelenir. Çünkü kesintisiz 24 saat yağan kar, açılan yolları tekrar kapatacaktı. Durum bu iken bir taraf gözümüzün içine baka baka her şeyi güllük gülistan gösterdi. Diğer taraf öldük, bittik edebiyatı yaptı. Kara rağmen şehirler ve ulaşım sair normal günlerdeki gibi olacak beklentisi ise, kimse kusura bakmasın, karlı hayat hayatı sekteye uğratır ve hayatı esir alır. Bundan etkilenen sadece İstanbul değil, diğer kar yağan tüm şehirler etkilendi. Anadolu'daki diğer şehirler de İstanbul gibiydi. İstanbul’da aksama meydana geldiyse, diğer şehirlerimizde de aksama meydana gelmiştir. Buna rağmen biz İstanbul'u konuştuk, diğer belediyeleri es geçtik. Tamam, İstanbul, Türkiye’nin kalbidir. Diğer şehirlere göre biraz fazla konuşulsun ama yatıp kalkıp İstanbul’u konuşmak olmadı.

Hakkaniyet üzere olacaksak sadece İstanbul değil, karın yağdığı tüm belediyeler sınıfta kaldı. Bu da doğaldır. Çünkü hiçbir belediyenin araç ve insan kaynakları bu kadar yağan karla bir çırpıda mücadele edecek yeterlilikte değildir. Birileri cambaza bak, cambaza diyerek İstanbul'u gösterirken diğer şehirler tepkilerden kurtuldu. Hâlbuki herkes İstanbul'a bakıncaya kadar kendi şehrine bakmalıydı. Bırakalım, İstanbul'da yaşayanlar İstanbul'u, diğer insanlar da kendi şehirlerini konuşsun. Ki olması gereken de bu idi. Herkes sorumlu olduğu bölge ve muhitine bakmalıydı. Türkiye böyle suni gündemlerle meşgul edilmemeliydi. Ayrıca kar bereketini de küstürmemek lazım. Kar dile gelse, yağmaz yağmaz dediler. Bir yağdım, birbirlerine girdiler, demez mi? Hasılı, birilerinin birileriyle bir alıp veremediği varsa, bunu kar üzerinden yapmasın. Gidip kendilerine bir başka meşgale bulsunlar. Zira biz kardan, karın getirdiği aksaklıklardan memnunuz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02