Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Engel Tanımayan Bir Engelli

Engel Tanımayan Bir Engelli

10 ay önce tanıdım kendisini. Zira aynı ortamı soluyoruz. 20 yıldır aynı kurumda çalışıyormuş. Çocuklarının okulu için şimdilerde 75 km.lik mesafeye gidiş geliş yapıyor olsa da çoğu kimse gibi gidiş geliş yapmamış. Uzun yıllar ilçede ikamet etmiş. Bundan olsa gerek, büyük-küçük herkesi tanıyor, herkes de onu. Herkesle oturup kalkmış, dostluklar kurmuş; büyükle büyük, küçükle küçük olmuş, herkesle diyalogu olan, çabuk iletişim kurabilen, şen-şakrak ve sosyal biri. Benim memleketimi ve insanını benden iyi biliyor.

Oturmasını da biliyor, kalkmasını da.

İnsanlar kıyafetiyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanır misali, giyim ve kuşamına önem veriyor. Bugün de böyle giyineyim demiyor.

Kimin düğünü var, kimin cenazesi var, bilir. İyi günde, kötü günde ilçe insanının yanında. Düğünlerin davetlisi, cenazelerin gediklisi.

Bir konuşmamızda burada epey çalışmışsın, tayin iste git, maddi yönden rahat edersin, yol da yormaz dedimse de tayini düşünmüyor. Çünkü ilçe insanını çok sevmiş. Kalp kalbe karşı sözü gereği ilçe de ona yüreğini açmış.

Yemeyi-içmeyi, yedirmeyi-içirmeyi seven, gönül almayı bilen, değer verene değer veren, sohbeti, muhabbeti ve dinlemeyi seven, bir adım atana birkaç adımla karşılık veren biri. İş bitiriciliğine derman yetmez. Bir bakmışsın bir yemek organizasyonu yapmış, herkesi yemek masasında buluşturuveriyor. Birinin çocuğu veya torunu olmuş. Çam sakızı, çoban armağanı deyip ortaklaşa hediyeye öncülük ediyor.

İzinli olmadığı zaman odamı yoklar, halimi hatırımı sorar ve gelirken de eli boş gelmez. İkramı ben yapacağım yerde o yapar. Bir tepside iki kahve ile birlikte gelir. Kahvelerimizi yudumlarken muhabbetimizi yaparız. Bir gün, Dalyan Bey, kahveyi hep senden içiyoruz. Getirdiğin kahve ne ise bir de ben alıp geleyim dedim. “Şimdi kırıldım, hiç duymamış olayım. Olur mu öyle şey. Ben ikramdan kaçınmam. Ben Miralay Hasan’ın torunuyum. Dedemden kalma bu bana dedi. Deden ne dedi dedim? İlk göreve başladığında, dedesi ona şöyle demiş:

Bak oğlum, devletini koru

Hiçbir şeyine tenezzül etme

Kendinden feragat et

Devletten feragat etme.

Yemeden içmeden korkma

Benim malım, yemeyle içmeyle bitmez

Sen ye, g…. büyüsün

El yesin, namın büyüsün.

Hayata, her şeye, herkese olumlu bakan, pozitif enerji veren, umut olan ve umut dağıtan Dalyan Bey, engel tanımayan bir engelli. Bu engelin doğuştan mı, sonradan mı diye hiç sormadım. O da anlatmadı. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla kendisini yazı konusu edinmek isteyince, kendisini yakinen tanıyan birine sordum. Küçük yaşta hastalandığında yapılan bir iğne dolayısıyla sağ ayağı sakat kalmış, ameliyat olmuş ama ayağına protez takılmaktan kurtulamamış, ikinci ameliyatı da olmamış. Hasılı protez kendinden bir parça olmuş. Bundan dolayı ne ah dediğini duydum ne karamsarlığına şahit oldum ne dert yandığını ne de kendisini bu hale getirenlere kızdığını. Durumu kabullenmiş. Kimseye yük olmadan, gücü nispetinde işini yapmaya devam ediyor. Başta kendisi olmak üzere tüm engellilerimize Allah huzur, sağlık ve uzun ömürler versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR