Hz Adem'in Yolundan Gidenlere Selam Olsun!
Ortak noktaları çok, aynı zihniyete sahip insanlar, aralarına bir kırgınlık girdi mi kolay kolay bir araya gelemiyorlar. Aralarında kan davası mı var yoksa bir namus meselesi mi var? Bunlar da olmadığına göre sorunu çözmek için bir araya gelmemelerinin sebebi ne olabilir?
Bu tip insanların iç hallerini bilme imkanımız yok ama zannı galip ile aklıma geleni yazacağım burada. Bunları bir araya getirmeyen kibir olsa gerek. Başka da aklıma bir şey gelmiyor. Kibir öyle bir şey ki kişileri bir araya getirmez. Allah Teala ilk insan Adem'e yer verirken beraberinde İblis'i de konu edinir. Gerçeği bilmesine rağmen İblis'i Adem'e yaklaştırmayan İblis'teki kibirdir. Bu ahlaki zaafı basite almayalım. İnsanın gözünü perdeler, feraset ve basiretini bağlar. Kişinin kendisiyle yüzleşmesinin önüne geçer. Vicdanının sesine kulak verdirmez. Vicdanını rahatlatmak için önüne bol bol mazeret, gerekçe, bahane koyar. Aslında bu vicdanı rahatlatmak değil, egoyu tatmin etmektir: "Sen haklısın, o haksızdır. Asla taviz verme. O, senin karşına tıpış tıpış gelecek. Çünkü o şu yanlışı yaptı. Sen doğru yoldasın" dedirtir.
Kibir insanın başına büyük gaileler açan öyle bir beladır ki insana kendisinde kibir olduğunu bile belli ettirmez. Çok sinsidir. Bazı insanların kibri yüzünden, yürüyüşünden, hal ve hareketinden belli olurken bazılarında kibir gizlidir. Tevazuunun içinde saklıdır. Kişi kibirli olduğunu, kibrin kendisini esir aldığını bile bilemez. Kendisini tevazu sahibi sanır. İnsanı yiyip bitiren, etrafıyla arasını açan, kişiye "benim ben" dedirten, kişiye kendisi olmasını engelleyen kibrin tehlikesine Allah, sadece Adem-İblis olayında değinmez. Diğer ayetlerde de büyüklenmeyin, kibirlenmeyin der durur. Yine de insanoğlu bu ayetlerden kendisine bir pay çıkarmaz. Yeter ki insanın içinde kökleşmiş olsun. Bazen sinirlenince bazen gerilince bazen duygusallaşınca, bazen onuruna dokununca ortaya çıkar. Böylesi durumlarda insan kibre kapıldığının farkına bile varamaz. Özellikle kendisini haklı gördüğü anlarda bu kibir kendisini bir türlü bırakmaz.
Hasılı insan kırdığı, kırıldığı dostlarına adım atmak, onlara zeytin dalı uzatmak istiyorsa ilk önce kibrini tetikleyen nefsini ayaklar altına alması gerekiyor. Bunu yapamadığı takdirde kendisiyle yüzleşemez, dostlarından özür dileyemez, gönül alamaz. Burnunun dikine gitmeye devam eder. Halbuki savunduğunda haklı olsa bile "Aslında ben hatalıydım" deyip adım atması kişiyi adam yapar. Adem de böyle yaparak kendisiyle yüzleşti, ipten döndü, adam oldu. Kendisiyle yüzleşemeyen, burnundan kıl aldırmayan bilerek veya bilmeyerek İblis'in yolunu takip eder.
Allah hatasıyla yüzleşen, yüzleşirken suçu başkasına atmayan ve derinden bir özür dileyen, özür dilerken nefsini ve kibrini ayaklar altına alan, bunun karşılığında affedilip peygamber olan Adem'in yolundan gidenlere selam olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.