Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Burnumuz Çektirmesin!

Burnumuz Çektirmesin!

Burnumuz Çektirmesin!

İnsanın faydasına olan her şey bir nimettir. Özellikle ihtiyaç hissettiğimizde ve yokluğunda o şeyin ne büyük bir nimet olduğunu ifade ederiz. Say say bitmeyen bu nimetlerden biri de beş duyu organımızdan burundur. Nefes alma uzvumuzdur her şeyden önce. Her ne kadar ağız yoluyla da nefes alabiliyor isek de ağızdan alınan nefes, boğaz kuruluğuna sebep olmaktadır. Burun yoluyla aldığımız nefes/hava, önce burnumuzda nemlendikten sonra boğazımıza kıvamında geçmektedir. Bu organın kıymetini nezle, grip, soğuk algınlığı gibi bir hastalığa yakalandığımız zaman daha iyi anlarız. Çünkü burundan nefes alamadığımız gibi koku da alamayız. Yerinden nefes ve koku alamayınca hayatın bir anlamı kalmıyor. Bu durum ister istemez konuşmamıza da yansıyor.

Rahat nefes alabilmemiz, rahatlayabilmemiz ve burnumuzun tüm işlevlerini tam yerine getirebilmesi için burnumuzun tıkalı olmaması gerekir. Burnumuzu sürekli açık tutmanın yolu da burnumuzu yerinde, zamanında ve uygun yerde temizlemektir. 

Büyük veya küçük, kadın veya erkek, içimizden bazıları, burun akıntısında veya burun tıkanıklığında üşengeçlikten veya huy edindiğinden lavaboya gitme veya mendil kullanma yerine, bulunduğu ortamda burnunu çekme yoluna gidiyor. Böyle yapanlar farkında veya değil, yanında bulunduğu insanları rahatsız etmektedirler. Çünkü onlar çektikçe duyanlar da onunla beraber çekmektedir. Burnunu çeken çekmekle kalıyor. Bundan da rahatsızlık duymuyor. Çevresindekilerin midesi bulanıyor, işine veya konuşmaya kendini veremiyor. Böylelerine "Rahatsızsın galiba! İstersen lavaboya git gel, rahatlarsın" deyince bazıları "İyi olur" deyip lavaboya gidip geldikten sonra rahatlıyor. Kendisi rahatlayınca etrafındakiler de rahat ediyor, hatta bayram ediyor. Burnunu çeken bazılarına "İstersen lavaboya gidip bir rahatla gel" dediğinde hasta olduğunu da kabul etmiyor, burnunu çektiğini de. Ne lavaboya gidiyor ne de çekmeyi bırakıyor. İşi, çektirmek gayri belli… Halbuki burun çekmek kişiyi rahatlatmaz, belki de iyileşmeyi geciktirir.

Ders defterini yazarken başka sırada oturduğu halde masamın önündeki sıraya oturmuş bir öğrenci, ikide bir burnunu çekti durdu. Birazdan bırakır dedim olmadı. Huylu huyundan vazgeçecek değil ya. Çevreye verdiği rahatsızlığın da farkında değil. Defteri imzaladıktan sonra "Kızım galiba üşütmüşsün. Lavaboya gitmek ister misin" dedim. "Yoo! Hasta değilim ben" dedi. Hasta olduğunu kabul etmeyen, burnunu çektiğinden haberi olmuyor olmalı ki durmadan çekmeye devam etti. Haliyle o çektikçe tüm sınıf da çekti ders boyunca.

Sizi bilmem ama ben bu burun çekmeye ben taktım. İşin garibi, bu eylemi gerçekleştirenlere burnunu çekme de diyemiyorsun. Alınabilir endişesi taşıyorsun. Gel de çık bu işin içerisinden... Hasılı ne burnunu çekenler çeksin ne de başkası çeksin. Allah kimseye çektirmesin.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR