Babalar gününde babasının sözünü dinlemeyen kız
Haziran ayı okulların kapandığı, lise son sınıf öğrencilerinin iki hafta boyunca hafta sonları merkezi sınavlara girdiği ay biliyorsunuz. Mevsim Ramazan. Öğrenci ve veliler: “Oruç tutulsun mu, tutulmasın mı” ikilemi içerisinde. Fetva veren verene: “Daha sonra güne gün tutarsınız” şeklinde. Bazı öğretmenler de bu duruma teşne oluyor maalesef. Bana birisi gelse dese ki: “Sınava gireceğim, oruç tutayım mı, tutmayayım mı” diye. Yarım mürekkep yalamış biri olarak ‘Tutmayabilirsin’ demem. En azından ben böyle bir sorumluluğu alamam. Kimsenin tutup tutmadığına da karışmam. Çünkü her koyun kendi bacağından asılacak.
Pazar günü yapılan LYS sınavında görev aldım. Salonuma giren ergen olmuş çocuklarımıza bir göz attım. 21 kişilik salonda biri gelmedi. On tanesinin elinde ise pet şişe vardı. Öyle zannediyorum. Bunlar fetva alanlardan. Diğer on tanesi ise, verilen fetva içlerine sinmemiş olmalı ki oruçlu bir şekilde sınavlarını oldular.
***
Meslek hayatım boyunca öğrencilerime yazılı kağıdını uzatırken, “ Gençler! Şu anda iki sınav olacaksınız. Bir dürüstlük sınavı, bir diğeri de bu dersten geçer not almak için olduğunuz sınav. Bu dersin telafisi mutlaka vardır. Ama dürüstlüğün asla telafisi yoktur. Kağıdınızda size ait olmayan bilgiye yer vermeyin” şeklinde açıklamalar yaparım. Bu ayda yapılan merkezi sınavlarda bir diğer sınav daha var: oruç sınavı.
Sınavın bitimine doğru öğrencilerin yaptığı soru sayısına bir baktım. 20 kişilik salonda bir öğrencinin dışında tüm öğrencilerin işaretlediği soru sayısı 8-10 soruyu geçmemiş. Oruç tutanın işaretlediği ile tutmayanların işaretlediği arasında pek fark yoktu. Geometri’den işaretledikleri soru sayısı ise neredeyse yok gibiydi. ÖSYM okumak için uğraşmayacak.
***
Sınavdan çıkıp çarşıya geldim. Otobüs bekliyorum. Baba önde kızı arkasında gidiyor. Baba kızına: “Ben sana söyledim oruç tutma” diye homurdanıyordu. Anlaşılan kızın sınavı iyi gitmemiş olmalı ki, baba şimdiden suçu bulmuş: Kızının oruçlu olması. Aferin kızım sana. Babanı dinlemediğin iyi olmuş. Hem de onun gününde. Sen kaybederken kazandın bilesin. Zira oruç, sadece boşta kalanların yerine getireceği bir ibadet değildir.
***
Bu haftanın sınavları geçti, sırada haftaya yapılacak üç sınav daha var. Yine kimisi oruç tutacak, kimisi tutmayacak. Öğrenci ve veliler için hayat-memat meselesi bu sınavlar. İnsanımız “Oruç tutayım mı, tutmayayım mı” ikilemi içerisine girmeden ÖSYM bu sınavları Ramazan sonrası yani temmuz ayına alsa ne olurdu. İllaki haziranda olacak diye hakkında nass mı var. Zaten ÖSYM birkaç yıldır erken okumada rekorlar kırıyor. Sınavları önceden planlasa da öğrencilerimiz zaten başlı başına stres olan sınavlarını rahat rahat olsalar ne olurdu yani. İnanın takvimde bir aksama meydana gelmezdi. Kıyamet de kopmazdı. Başarı ve başarısızlıkta oruç tutanın da tutmayanın da bir mazereti olmazdı.
Oruç bir sınavdır. Beyinde bitirilen bir sınav. Bir irade meselesi. Psikolojik bir durumdur. Nefse hakim olma durumu. Yaratana söz verme halidir. Bu çocukların yüzde doksanı zaten kahvaltı yapmadan okullarının yolunu tuttular yıllar yılı. Teneffüs aralarında abur-cubur atıştırmalıklarla eğitimlerini tamamladılar. Bu sınavlarda da tahammül gösterirlerdi. Unutmayalım ki Bedir savaşını yaparken Peygamber, Ramazan orucunu tuttu ve orucunu bozmadı. Yarına niyetlenmeyeyim demedi…
Geçici mürüvvet için ebedi saadetimize halel getirecek tasarruflardan uzak durmamız temennisiyle, hem bu dünyalık sınavları hem de ahirete taalluk eden sınavları kazanmamız dileklerimle… Öğrencilerimize başarılar dilerim. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.