Türkiye 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığı büyük deprem felaketinin ardından bir çok irili ufaklı depremler ile yüzleşmeye başladı. Deprem bölgesi içerisinde yer alan ülkemiz, deprem gerçeğini bilerek insanları bilinçlendirmeye ve yapılarda deprem güvenliği almaya başladı.

Dün Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki sınıra yakın Süleymaniye kentinde yaşanan 7.3 lük bir deprem ile hepimiz sarsıldık. İran ve Irak sınırına yakın bir yerde meydana gelen depremde çok sayıda kişi de hayatını kaybetti.

Ülkemizin de içinde bulunduğu 8 ayrı ülkede hissedilen deprem, uzmanların söylediğine göre 150 atom bombası gücündeki  enerjiyi ortaya çıkardı. Bölgede bulunan bir çok tesis ve bir barajında hasar gördüğü deprem de can kaybının artması endişesi yaşanıyor.

17 Ağustos depreminden sonra gündemimizden hiç eksik olmayan deprem gerçeği, korkunç yüzünü bulduğu ilk fırsatta göstermeye devam ediyor. Sıradan, hiç bir tehlike işareti algılamadığımız bir geceye uyuyup, kıyamet hikayelerinde anlatılana benzer bir sabah uyanabildiğimiz deprem gerçeği, ne kadar sıradan ve çaresiz olduğumuzu da gözler önüne sermektedir.

17 Ağustos tarihinden bu yana yaklaşık 18 yıldır deprem uzmanlarının televizyon programlarında hep başrolde olduğu, bu uzmanların tahminleri ile yatıp kalktığımızda bir gerçektir. Deprem den ders alarak yapılarda ve sanayi tesislerinde gerekli tedbirler alınmış vaziyette.

Ne zaman  geleceği belli olmayan deprem, ancak yeterli ve depreme dayanıklı binalar ve deprem bilinci ile yenilebilir. Deprem ülkesi olan Japonya’da 7.3 lük bir depremde sadece binalar sallanırken, Ortadoğu’da yaşanan 7.3 lük depremde yüzlerce kişi hayatını kaybedebiliyor.

Depreme karşı her zaman uyanık ve hazır olmanın önemi son Süleymaniye depremi ile bir kez daha ortaya çıktı.Hayallerimizi, umutlarımızı, sevdiklerimizi ve yaşama umudumuzu göçük altında bırakmak istemiyorsak, depreme karşı hazırlıklı ve duyarlı olmalıyız.