VATANDAŞA KURULAN TUZAKLAR
Cep telefonlarından ileti ile ya da sesli olarak ürün satmak için vatandaşı taciz edenlere hapis cezası geliyor. Ceza 10 yıl hapis. Uygulanabilir ve suç önleyici bir ceza olabilecek mi? Yoksa öteki bazı cezalar gibi askıda mı kalacak? Şimdilik bu belli değil. Cezanın verilebilmesi için şikayette bulunması gerekiyor ve bunu da kaç mağdur vatandaşın yapabileceği tartışılabilir.
Bu konu teknoloji aracılığı ile reklam ya da satışın yalnızca bir kolu. Bilgi sunar sitelerinden yapılan yanıltıcı reklam ve satışlar ayrı bir sorun yaratıyor. Vatandaş yanlış ve abartılı algılarla kandırılabiliyor, banka hesaplarına girilebiliyor, ünlü markaların çakma ürünleri yüksek paralarla satılabiliyor. Bu konu hakkında olumsuzluklar pek çok.
Bir başka soygunu evlere dadanan satıcılar yapıyorlar. Vatandaşı aldatmaya, mağdur etmeye yönelik bu satışlar için özellikle kenar mahalleler ve yaşlı insanlar seçiliyor. Vatandaşın ziline basıp “Sağlık Bakanlığından geliyoruz” yalanıyla vatandaşı aldatıyorlar. Önden peşin adıyla ürünün parasını fazlasıyla alıp; masaj aletleri, tansiyon ölçüm cihazları, kan şekeri ölçüm aleti gibi ürünleri on misli fazlasına satıyorlar üstelik taksit sözleşmesi yapıp imzalatarak vatandaşı borçlandırıyorlar. İmzalattıkları sözleşme ya ve senetlerde satıcı belli değil, adresi belli değil… taksit günü gelince yine satıcının adresi, kimliği yazılı olmayan çakma makbuzlarla para tahsil ediyorlar. Vatandaş ödeme yapmadığında avukattan bir uyarı mesajı gönderilerek haciz tehdidi yapılıyor. Böylece hukuk ve adalet savunucusu olarak bildiğimiz bazı avukatlar da bu dalavereye karışmış oluyorlar. Bir ceza verilecekse kapıdan satış yapan bu insanlara ve onlara alet edilen bazı avukatlara gelsin. On yıl falan az gelir, daha fazla ceza verilsin.
Bir yakınıma böyle bir tuzak kurulmuş ve satıcı kaşesi ve imzası bile olmayan bir sözleşmeyle piyasada 150TL olan bir masaj aleti önden 200 TL alınarak bin TL’ye satılmıştır. Taksit almak için gelen kişiye para ödemeyen yakınıma bir avukattan haciz tehdidi gelmiştir. Devletin bu işlere acilen bir çözüm bulması gerekir.
Benzer olayları dükkan, tezgah sahibi bazı esnaflar da yapıyorlar. Sattıkları bir ürünün parasını peşin olarak alıp iki kat fazlalığı da taksit olarak gösteriyorlar. Satılan ürünün parası zaten fazlasıyla alınmış oluyor, fazlalık ödenmese bile satıcı yine de kazanıyor. Hatta yüz liralık bir senet bin lira yapılarak tahsil edildiği ya da bu senedin mafya eline geçirildiği bile oluyor.
Ayrıca telefon ve iletiler aracılığıyla vatandaştan para, kontör, banka hesap numarası falan isteyenlere de itibar etmeme ve hemen polis ya da jandarmayı aramak gerekiyor.