UZAKTAN KUMANDALI PAKET
Bir süredir açıklanması beklenen ve kaşıkçı elması saklanır gibi kamuoyundan saklanan demokratikleşme paketi Başbakan RTE tarafından açıklandı. Bu açıklamadan sonra “dağ fare doğurdu” diyenlerin yanında “RTE paketi şeker paketi değil. Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye topraklarıyla, Atatürk milliyetçiliğini yok etmek için uzaktan kumandalı ve her an patlayabilecek bir bomba paketidir. Türkiye’de yaşayan herkes bu paketi iyi analiz etmeli.” Diyenler de var.
Daha önceki bir yazımda RTE paketinden neler çıkabileceğini yazmıştım. Aslında bu paketin; PKK dayatması ve ABD dışişleri Bakanı ile o zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’ün basına da yansıyan gizli anlaşmasında verilen ödünlerin bir sonucu olduğu ortaya çıktı. Şimdi görüyoruz ki o gizli anlaşma sırasında Abdullah Gül’ün verdiği ödünler daha fazlasıyla demokratikleşme paketi olarak kamuoyuna açıklandı.
Basından izlemişsinizdir. Ama bir kez daha anımsamakta yarar var. Başbakan RTE’nın demokratikleşme adını verdiği bu uzaktan kumandalı bomba paketinde; Kürtlere ödün, Alevileri bir parmak balla oyalamak var. Arkasında da oy avcılığı ve siyasal dincilik. Başka neler var? İlkokullardaki Andımız kalkacak, Anadille Kürtçe eğitim verilecek, yeni isimler verilmiş yerleşim yerlerine eski isimleri verilebilecek. Örneğin Tunceli Dersim, Ağrı Ararat olacak. Türban ve başörtüsü kamusal alanlarda serbest olacak. Memur giyim kuşamları yönetmeliği yeniden düzenlenecek ve sakallı memurluk, çarşaflı öğretmenlik sağlanacak. Kindarlığın ve din mezhep cinayetlerinin cezaları artacak. Toplantılarda hükümet komiseri bulunmayacak. Açık alan toplantılarında bütün sorumluluk hazırlama kurulunda olacak, herhangi bir olay olduğunda hazırlama kurulu kolluk güçlerine haber verip müdahale isteyecek. Ve daha birçok konu bu uzaktan bombalı paketin içinde bulunuyor.
Bu konuda yorum yapmaya gerek duymuyorum. Herkes elini vicdanına koyup kendisi için değil; Türkiye Cumhuriyetinin geleceği için kendi yorumunu yapsın.
Biber gazının adı demokrasi oldu, copun adı demokrasi oldu. Yalan söylemeyen cami imamını sürmek demokrasi oldu. Bu uzaktan kumandalı bomba paketinin adı da demokratikleşme paketi oldu. Bu saatten sonra bunları tartışmaya gerek yok. Sağduyusu olan herkes biliyor bunları. Ama ilkokullardan andımızı kaldırmak, yerleşim yerlerine eski adlarını vermek, anadille Kürtçe eğitim verdirmek, memur giyim kuşamına ait yönetmeliği değiştirip sakallı, türbanlı memurlar türetmek gibi PKK ve ABD ürünü konular demokratikleşmeyi değil aksine bölünmeyi getirir. Türkiye halkının başına çok işler açar. Halkı böler, halkı birbirine düşman eder. Oysa şimdi Türkiye halkı; Kürt, Türk, Laz… demeden tek vücut olup birleşmeye muhtaç günler yaşamaktadır. Yeni sınır düşmanları yaratmakla, siyasal dincilerin önlerini boş bırakmakla, PKK ve uzantılarıyla ABD’nin BOP oyunlarında piyon taşı olmakla Türkiye’de birlik sağlanmaz, demokrasi rafa kalkar, halkın huzuru kaçar. İktidar ve muhalefet siyasetçileri bu konuları enine boyuna düşündüler mi? Bunu bilemem, ama halkın her kesiminden herkesin oynanan kirli oyunları görmeleri, birliği dirliği bozmadan, sağduyuyla düşünmeleri ve düşündüklerini ilk seçimde sandığa oy olarak yansıtmaları gerek.