BİR YANDA TEKNOLOJİ BİR YANDA VAHŞET
Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz, çağ teknoloji çağı, insanoğlunun hayal edebileceği hemen her şey gerçekleşti; hayal bile edilemeyenler ise de bir gün olup gerçekleşecek. Teknoloji insanlığı hızlıca değişen gelişimlerle çok hızlı yakaladı. Bunların çoğu bilim ve uygarlık adına sevindirici şeyler. Ancak, bu teknolojik gelişmelerin birçok soruna da yol açtığını unutmamak gerekir. İnsanlığın ve uygarlığın çoğu şeylere henüz hazır olmamasından dolayı epeyce sıkıntılar da yaşandı.
Bütün bu teknolojik gelişmelere karşın yeryüzünde yaşayanların hemen hepsi huzursuzdur. Yeryüzünün neresine bakarsanız bakın bir karışıklık, bir mutsuzluk görüyorsunuz. İnsanlığın yüz karası olan savaşlar, cinayetler, toplu kıyımlar, yoksunluk ve yoksulluklar almış başını gidiyor.
İşte, Ortadoğu’daki kan gölü gözler önündeki en somut örnek. İnsanlar birbirlerini yiyorlar. İnsanlar hemcinsleri tarafından topluca öldürülüyorlar, insanlar insanlara kurban ediliyorlar. Bu ne vahşet, bu ne barbarlık? Düşünen insanların akılları almıyor. İnsanların boğazı kesilebiliyorsa, insanların kelleri uçurulabiliyorsa, ciğerleri sökülüp yenilebiliyorsa; insanlıktan, uygarlıktan, teknolojik gelişimlerden söz etmek büyük bir yanılgıdır. Buna göre; yeryüzünde henüz uygar bir insan topluluğu yoktur. Henüz evrimleşmesini tamamlayamamış bir tür ilkeller topluluğu vardır. Bu vahşetler, bu barbarlıklar, bu ilkellikler insanlıktan da uygarlıktan da çok uzaktır.
Yalnız Ortadoğu değil, yeryüzünün birçok yerinde şu ya da bu şekilde insanlar birbirlerinin kanlarını dökmekten adeta zevk alıyorlar. Yeryüzü insanlarının çoğunluğu ve bu insanları yönetenler hep kendi çıkarları için her şeyi bir kılıf içine sokup her ilkelliğin bir ilerleme olduğunu, her savaşın kendi hakları olduğunu sanmaktadırlar.
Mülkiyetin tarihine bakarsanız; hep ezilen, ezen, gözyaşı döken ya da sevinçten dört köşe olmuşlarla doludur. Mülkiyeti sahiplenmenin var olduğu her yerde gerek toplumlar gerekse toplumları yönetenler sahiplendiklerini korumanın, koruyup çoğaltmanın peşindedirler. Ekonomi siyasette liberalizm, kapitalizm denilen bu olgunun son aşaması da emperyalizmdir. Bilindiği gibi emperyalizm toprak genişletme, sonucu ne olursa olsun daha çok para kazanma, daha çok Pazar arama ve birilerini daha çok ezme ilkelerine dayanmaktadır. İşte günümüze kadar gelen bütün savaşların, bütün kan dökmelerin, bütün ilkelliklerin nedeni de liberalizm, kapitalizm ve son aşama olan emperyalizmin hünerleridir.
Bütün ülkelerin baş belası haline gelmiş hırsızlıklar, akıl almaz cinayetler, her türlü tecavüzler, her türlü ihanetler ve her türlü pislikler; kapitalizmin getirdiği kültür anlayışının, ilkel feodalitenin ve geliştirilmeyerek ilkel kalmış düşüncelerin sonuçlarıdır.
En çok meraklandığım şey; Bunca teknoloji karşısındaki bu tür ilkelliklerle insanlığın nereye kadar nasıl gidebileceğidir?