Ballıkaya ve tarihi kalıntıları
Beyşehir yolu üzerindeki Sağlık (Ağrıs) petrolünü geçince sağdaki ilk toprak yoldan dönülürse, Ballıkaya çeşmelerinin önüne varılır. Şehir merkezine olan uzaklığı 55 km.’dir. Haritalarda Derbent Kalesi olarak geçer.
İsmi doğrudan doğruya baldan gelmektedir. Çok dik kayaların arasına pek çok arının yuva yaparak, ballarının bu kayalardan sızıp akmasından dolayı buraya Ballıkaya denilmektedir.
Ballıkaya; İsaura (Zengibar Kalesi, bir Roma şehri) Lystra (zoldra Höyüğü’nün olduğu yerdeki antik kent) ve Gilisira (Gökyurt köyü) bağlantılı antik Roma yolunun sahile doğru inen, yol üstünde kalan yeridir. Bu nedenle eski zamanlarda karakol ve derbent olarak kullanılmıştır.
Kayalık kesimin karşısı büyük bir ormanlık ve yeşillik içindedir. Kayalığın altında bir pınar suyu, az yukarıdaki havuzda ise bir pınar oluğu vardır. Kayalığın doğu tarafına büyük bir Sibel mabedi oyulmuştur. İçinde taştan oyulmuş, şarap yapımında kullanılan şıra tekneleri vardır. Tam karşıda bozulmuş ve Frigler’e ait olduğunu sandığım birtakım işaretler kazınmıştır. Bu işaretler kemerli bir mihrabın önündedir. Mabedin önü tamamen açıktır.
Bu mabedin sağından biraz gidilince bir havuzla karşılaşılır. Bu havuz sonradan yapılmıştır. Çevresinde defineciler tarafından kazılmış olup, çok sayıda çanak çömlek kırığı gördüm. Bu parçaları incelediğimde Frig-Roma-Bizans ve Selçuklu dönemlerine ait olduklarını belirledim. Aynı yerde dört ayrı dönemin, dört ayrı uygarlığın üst üste bir arada olması gerçekten düşündürücüdür. Havuzu geçince 41 Merdiven denilen yere gelinir. Aşağıda bir duvar kalıntısı, merdivenin başladığı yerde ikinci bir duvar kalıntısı vardır. İki duvarın arasındaki çukurluk su doludur. Ortası aşınmış ve tamamen kayalara oyulmuş merdiven basamaklarının yan taraflarında; merdivenden çıkanların tutunabilmeleri için oyuklar vardır. Merdivenin sol tarafına üçgen şeklinde bir kandil yeri oyulmuştur. Merdivenin sonu büyük bir oyuğa çıkar. Çevresinde kale duvarlarının kalıntıları vardır. Duvarlar; harç kullanılarak adi taştan yapılmış olup Roma dönemine aittirler. Duvarların kayalığa bakan yönünde iki merdiven daha oyulmuş olup, kayalığın en tepesine kadar uzanır. En tepede ise oda yıkıntıları vardır. Büyükçe olanı bir manastır kalıntısı olabilir. Bunlardan başka muntazam olarak yapılmış su sarnıçları vardır. Kayalığın arkasındaki vadide 90 derecede dik bir kaya silsilesi ve ortada yükseğe oyulmuş bir mağara daha vardır.
41 merdivenin üstündeki duvar kalıntısında havalandırma kanallarına benzer kanallar vardır. Duvarların içindeki bu kanallarda künk kullanılmayıp, tamamen duvarın kendi yapı şekliyle içleri kanal şeklinde boş bırakılmış. Bu kanalların merkezi ısıtma sisteminin bir parçası olan sıcak hava kanalları olduğunu sonradan öğrendim. Romalılar bu sistemlerini hemen tüm binalarında kullanmışlardır. Eski hamamların da bu sistemle ısıtıldığını biliyoruz ve görüyoruz.
Buranın Frigler tarafından kullanıldığını, Roma döneminde altta gizli bir yerleşim yeri olduğunu, daha sonraları ise Bizans kalesinin Selçuklular tarafından; karakol ve derbent olarak kullanıldığını düşünüyorum.
Gilisira’dan gelen Via Sebaste yani Kral Yolu Bağırsak Dere de denilen Ballıkaya yakınından geçmesi tarih açısından büyük bir öneme sahiptir.