23 Nisan 1920 Öncesi Konya’da Siyaset
Geçtiğimiz hafta cumartesi günü; 1 Nisan 1920 günü Temsil Kurulu adına Mustafa Kemal’in bütün illere gönderdiği, her ilden beşer milletvekilinin seçilip Ankara’ya gönderilmesi hakkındaki telgraftan söz etmiştim. Bu telgrafı, Vali Suphi din bilgelerine ve Konya'nın ileri gelenlerine okumuş ve bazı tartışmaların çıktığını anlatmıştım. Vali Suphi, bu tartışmalar sonunda kızarak toplantı salonundan çıkarak toplantıyı bitirmişti.
Toplantı salonunda bulunanlar dağılmayıp kendi aralarında yeniden tartışmaya başladılar. Ali Kemal Hoca, Tahir Hocayı kolundan tutarak bir kenara çekti.
“Anlaşılan, yeni bir meclise pek çoğunun kafası yatmıyor. İçlerinde hâlâ İstanbul’da devletin ve hükümetin var olduğunu sananlar var. Bu kafayla bunlar daha çok söz yarıştırırlar. Hemen şimdi kendi aramızda bir durum değerlendirmesi yapalım.”
“Olur, yapalım.”
“Öncelikle söylemek istediğim bir konu var: İkimizde bu seçimde aday olmayacağız. Çünkü bizim Konya’da bulunmamız, mecliste bulunmamızdan daha hayırlı olacak. Mustafa Kemal Paşa’da benden bunu istiyor. En güvenilir kişi olarak yanımda siz varsınız. Sizi de aday göstertmeyeceğim. Biz Konya’da olmazsak Konya başsız kalır. Bunun için, Konya’da örgütün başında kalmamız gerek. Bizim örgütün içindeki bazı kişilere güvenim ikircikli. Meclise gidenler nice olsa, bir şekilde çalışma yapacaklar. Bize inanmayanlar ya da bu işlere aklı yatmayanlar meclis içinde çokça çene yarıştırsınlar.”
“Örgüt zaten başsız sayılmaz mı? Ömer Vehbi Hoca Efendi meclise gidince örgüt yeni bir başkan seçemedi.”
“Mustafa Kemal Paşa bizim örgütten memnun değildi. Bana iki kez telgraf çekip örgütün başına geçmemi istediyse de ben oyaladım. Örgüt içinde bir ikilik çıkmasından endişelenerek yeni bir seçim de istemedim. Mustafa Kemal Paşa son telgrafında en kısa sürede örgütün başına geçmemi istedi. Şu seçim işini hayırlısıyla bitirelim ki; kim örgütte kalacak, kim Ankara’ya gidecek belli olsun. Milletvekili seçiminin ardından hemen örgüt seçimini gündeme getireceğim.”
“Çok güzel. Bu açıklamalarınız hoşuma gitti. Meclise seçilecek olanlar aktif, atak kişiler olmalı ki Konya’yı hakkıyla temsil etsinler. Böylelerini meclise gönderirsek burada kalanlarla çalışmak zor olmaz mı?”
“Az önce çıtlattığım konunun özü işte bu. Yani siyasette aktif olmayan, siyasetten fazla anlamayan amma halkın sevdiği kişileri seçtirmeye çalışacağız. Bunlar kim olabilir?”
“Bunu hiç düşünmedim. Halkın sevdiği bizim hocalar zaten İstanbul meclisindeler. Bunların dışında kimler aday gösterilebilir? Bunu ben de bilmiyorum. Bu konuda sizin düşündükleriniz vardır mutlaka.”
“Birincisi Abdulhalim Çelebi, ikincisi Rıfat Hoca Efendi. Bunların yanına Öğretmen Naim Hazım’ı da katabiliriz. Naim Hazım bilgilidir, yazardır, iyi bir konuşmacıdır. Bizim Konya milletvekillerini her konuda yönlendirebilir. Belki önereceğimiz birkaç kişi daha düşünebiliriz. Mehmet Muhlis öğretmen kökenli üst üste belediye başkanlığı yapmış vatansever bir Konyalıdır. Eflatun Cem, Mümtaz Bahri, Sıçanlı Ahmet Efendi gibi öğretmenleri de listeye alabiliriz.”
“Hoca Efendi, affınıza sığınarak bazı şeyler sormak istiyorum.”
“Buyurun ne soracaksanız sorunuz.”
“Halim Çelebi’nin siyasetle bir ilgisi yoktur. Çelebi Efendi akmaz kokmaz, kendi halinde birisidir. Üstelik İtalyanlara yakın olarak bilinmektedir. Rıfat Hoca ise henüz ikna olmuş değil. Daha önceleri de Mustafa Kemal kim oluyor deyip durmuştu. İşte bugün, son çıkışlarını siz de gördünüz. Örgüt içinde olmasına karşın henüz padişahtan medet umuyor. Bu ikisini meclise göndermek yanlış olmaz mı?”
“Meclise gidince bunlar el üstünde tutulurlar. İstanbul meclisine seçilenler de yeni meclise katılırlarsa ki sanırım katılacaklar. O zaman hiçbir milletvekilimiz kendi aklına göre hareket edemez. Herkes birbirinden çekinerek davranışlarını ona göre ayarlamak zorunda kalır. Benim asıl güvendiğim Mustafa Kemal Paşa’dır. Paşa’nın bunları ikna edeceğine güveniyorum.”
“Siyasetten anlamayan birisi olduğu için Halim Çelebi milletvekilliğini kabul etmeyebilir.”
“Çelebi Efendi’ye milletvekilliği adaylığı önerilirse kabul eder. Bundan eminim. Belki bizi biraz zorlayabilir. Ben onu ikna ederim. Çelebi Efendi makamı da sever nazlanmayı da. Veled Çelebi ile posnişinlik için nasıl sürtüştüğünü ben bilirim. Siyasetten anlasın anlamasın halkın gözündedir. Yani düşündüğünüz gibi bir yanlışlık yok.”
“Tamam, şimdi aklım yattı.”
DİKKAT! YAZININ DEVAMI ÖNÜMÜZDEKİ CUMARTESİ GÜNÜ BU SÜTUNDA YER ALACAKTIR.