Hatice Karakuş

Hatice Karakuş

Konya’da bunları yapanlar tek ayak üstünde beklesin

Konya’da bunları yapanlar tek ayak üstünde beklesin

İğneyi kendine çuvaldızı başkasına ya da bunun gibi bir söz söyleyerek yazıya mı başlanır hiç?

Hızlı bir giriş yapalım bu hafta... Köşe değil de hatta şöyle orta yerde dursun. Düşünün ki kışlada bir uyarı levhası ya da trafikte ters yön tabelası.

Güzel bir şehrimiz var aslında… Ama içinde insanlar mı var ne? Böyle de bir laf vardı değil mi?

Twitter’da en çok dayak yiyen şehirlerin başını çeken ve dayak atanların da sınırlarından bir türlü çıkamadığı bir şehir. Ben öyle çok kişi tanıyorum… Buradan da onlara el sallıyorum. İyi ki varlar. Çünkü “Reklamın iyisi kötüsü olmaz”

Dayak demişken… Konya, dayağı en iyi kendi toprağından olanlardan yiyor. Kâlû Bela’da ruhlar yaratıldığında Konya’ya gideceklerin yerleri belliydi. Bu bakımdan kendimizi biraz düzeltelim istiyorum.

Şöyle yapalım bugün. Dertlerimizi paylaşıp suçu da küreselcilere atalım.

Konya’da şunları yapan varsa tek ayağı üstünde kendine ceza versin:

- Tramvaydan biri inmeden binmeye çalışan.

- Arabasını park ederken dikine koyan ve bir buçukluk yer kaplayan.

- Dükkânın önü kapanmasın diye ve arabalar park etmesin diye dükkânın yarısını yola ve kaldırıma boca eden.

- Çok kötü laflar eden var benden demesi: Eksoz bağırtan.

- Yolda yürürken sigara içen… Lütfen bir kenara çekil, orda iç ve yoluna devam et.

- Sırtındaki çantayı kalabalık otobüste indirmek istemeyen öğrenci.

- “Ben sonraki durakta ineceğim” deyip içerdeki koltuğa birinin oturmasını isterken ayağa kalkmayan üşengeç.

- Bir bayan yolda yürürken halen gözünün içine girecek gibi bakan. Ayıp oluyor gerçekten.

- Yepis yeni otobüslerimizde deformasyon gördüm. Üzüldüm. Lütfen mahiyetimizdeki bireylere bu konuyu iyice anlatalım. Büyük kul hakkı.

- Doğalgaza, elektriğe zam yapan ayağını indirmesin kış boyunca.

- Sokağa tüküren var hâlâ… Sokağa bile çıkmasın onlar.

- Dünyayı yönetir gibi elinde telefona bakmaktan önüne bakmayan.

- Fahri trafik müfettişleri… Biraz insaflı mı olsanız ne diyorum. Çok şikâyet geliyor.

- Bazıları var da… Onlara bir şey demek istemiyorum. Nankör onlar. Sarıya kırmızıyı bahane edip erdem dersi vermeye kalan ve kendilerini ne rütbeye aşağıladıklarının farkında bile olmayanlar. Belki de o rütbedeler.

- Halen başka bir şehirden biri geldiğinde “İyi etliekmek nerede yerim” sorusu sorulduğunda “Etliekmek yazan her yer iyi yapar” diyemiyoruz. Sevin yahu şu şehri. Esnaf zaten yabancı müşteri görünce iyisini yapar ve iyi de misafir eder. Güvenin esnafımıza. Vatandaşı şehrin bi ucuna göndermeyin.

İşin şakası bir yana bu şehir değerli bir şehir. Dışarıdan gelenler değerini bilmiyorsa biz bilelim. Bizim paralarımızla yapılıyor tüm yatırımlar. Çok maliyetli şehrimize daha da maliyet getirmeyelim ve gerçekten sevelim şehrimizi.

Ne damak tadı ne yaşamı ne huzuru… Saatlere göre değişen huzuruna diyecek bir söz yok. Bunu anlaması da zor. Ne demiş eskiler: Gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir.

Gündüz ekmeğimizi kazanıp gece de ailemizin yanında durur ve kimseye bulaşmazsak olur gider her şey…

Bu haftalık da bu kadar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hatice Karakuş Arşivi