Pazartesi Hadisi
Resûlullah’ın hizmetkârı ve Ehl-i suffe’den olan Ebû Firâs Rebîa Ibni Ka’b el-Eslemî radıyallahu anh şöyle dedi:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Ab- dest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana:
- “Dile (benden ne dilersen)” buyurdu. Ben:
- Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Başka bir şey istemez misin?” buyurdu. Ben:
- Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Öyleyse çok namaz kılıp secde ederek, kendin için bana yardımcı ol!” buyurdu.
(Müslim, Salât 226. Ayrıca bk. Ebû
Dâvûd, Tatavvu’ 22; Nesâî, Tatbîk 79)
Açıklamalar
Hadisimizin râvisi Rebîa, geceleri Resûl-i Ekrem Efendimizin kapısına yakın bir yerde yattığı için gece namazlarında okuduklarını işitebilir, seslendiğinde duyardı. Yoksa onun Hz. Peygamber ile birlikte gecelerdim demesi, onunla aynı odada yatardım şeklinde anlaşılmamalıdır. Rebîa, Hz. Peygamberin abdest suyunu, misvak vs. gibi ihtiyaç duyacağı eşyayı temin etmekteydi. Onun hizmetlerinden memnun kalan Hz. Peygamber, bir keresinde ona ikramda bulunmak istemiş ve “Dile benden ne dilersen” buyurmuştur. Ödüllendirecekleri kişiyi dilekte bulunmakta serbest bırakmak büyüklerin özelliklerindendir. Bu, bir anlamda da imtihandır. Ne isteyeceğini bilip bilmediğini kontrol etmektir.
Hz. Peygamberin kendisinden istenecek her şeyi yerine getirme yetkisi var mıydı, yok muydu? Konu tartışılmış ve Allah Teâlâ’nınResûl-i Ekrem’e özel bazı ihsanlarda bulunma yetkisi verdiği ve bu durumun Hz. Peygamberin özelliklerinden olduğu sonucuna varılmıştır.
Hz. Huzeyfe’nin şahitliğini iki kişinin şehâdetine denk sayması gibi bazı farklı uygulamalara yetkisi olduğu kabul edilmiştir. Bu sebeple Efendimizin, Rebîa’ya “Dile benden ne dilersen" buyurması,
sadece bir gönül alma veya sadece imtihan etme amacına yönelik bir iltifat değil, ona ikramda bulunma isteğinin sonucudur.
Rebîa, işinden zevk alan, memnun olan her kişinin yapacağını yapıp âhirette de Hz. Peygambere yakın olmayı istemiştir. Bu, onun dünya ve âhiretin mutluluğuna talip olması demektir.
Hz. Peygamber, kulun cennete girip giremeyeceğini Allah Teâlâ’nın bildiği gerçeğini hatırlatmak üzere, “Daha başka bir şey istemez miydin?" buyurmuş, hemen bizzat karşılayabileceği bir dileğinin olup olmadığını sormuştur. Rebîa’nın isteğinde bilinçli bir şekilde ısrar etmesi üzerine de kendisine, haline münasip bir temel tavsiyede bulunmuş ve :
“Çokça secde (ibadet) ederek, dileğin hususunda bana yardımcı ol!” buyurmuştur.
Hz. Peygamberin bu tavsiyesi, cennete mücâhede ile girilebileceğini, mücâhedenin de ibadetlerle başarıya ulaşabileceğini göstermektedir. İbadet yerine “secde" buyurulması, kulun Allah’a en yakın olduğu halin “secde hali" olmasından, kulluğun en tam şekilde “secde" ile resmedilmesinden dolayıdır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Hz. Peygambere cennette yakın olabilmek için çokça ibadet etmek, nefisle mücâdelede gayretli olmak gerekmektedir.
- Ashâb-ı kiram Hz. Peygambere yakın olmayı hep arzulaya gelmişlerdir.
- Abdest suyunun hazırlanmasında ve diğer ihtiyaçlar konusunda başkasından yardım istemek caizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.