Halis Özdemir

Halis Özdemir

Pazartesi Hadisi

Pazartesi Hadisi

Resûlullah’ın hizmetkârı ve Ehl-i suffe’den olan Ebû Firâs Rebîa Ibni Ka’b el-Eslemî radıyallahu anh şöyle dedi:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Ab- dest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana:

- “Dile (benden ne dilersen)” bu­yurdu. Ben:

- Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim. Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem:

- “Başka bir şey istemez misin?” buyurdu. Ben:

- Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem:

- “Öyleyse çok namaz kılıp secde ederek, kendin için bana yardımcı ol!” buyurdu.

(Müslim, Salât 226. Ayrıca bk. Ebû

Dâvûd, Tatavvu’ 22; Nesâî, Tatbîk 79)

Açıklamalar

Hadisimizin râvisi Rebîa, geceleri Resûl-i Ekrem Efendimizin kapısına yakın bir yerde yattığı için gece namazlarında okuduklarını işitebilir, seslendiğinde duyardı. Yoksa onun Hz. Peygamber ile birlikte gece­lerdim demesi, onunla aynı odada yatardım şeklinde anlaşılmamalıdır. Rebîa, Hz. Peygamberin abdest suyunu, misvak vs. gibi ihtiyaç duyacağı eşyayı temin etmekteydi. Onun hizmetlerinden memnun ka­lan Hz. Peygamber, bir keresinde ona ikramda bulunmak istemiş ve “Dile benden ne dilersen” buyur­muştur. Ödüllendirecekleri kişiyi dilekte bulunmakta serbest bırak­mak büyüklerin özelliklerindendir. Bu, bir anlamda da imtihandır. Ne isteyeceğini bilip bilmediğini kont­rol etmektir.

Hz. Peygamberin kendisinden istenecek her şeyi yerine getirme yetkisi var mıydı, yok muydu? Konu tartışılmış ve Allah Teâlâ’nınResûl-i Ekrem’e özel bazı ihsanlarda bulunma yetkisi verdiği ve bu duru­mun Hz. Peygamberin özelliklerin­den olduğu sonucuna varılmıştır.

Hz. Huzeyfe’nin şahitliğini iki kişinin şehâdetine denk sayması gibi bazı farklı uygulamalara yetkisi olduğu kabul edilmiştir. Bu se­beple Efendimizin, Rebîa’ya “Dile benden ne dilersen" buyurması,
sadece bir gönül alma veya sadece imtihan etme amacına yönelik bir iltifat değil, ona ikramda bulunma isteğinin sonu­cudur.

Rebîa, işinden zevk alan, memnun olan her kişinin yapacağını yapıp âhirette de Hz. Peygambere ya­kın olmayı istemiştir. Bu, onun dünya ve âhiretin mutluluğu­na talip olması demektir.

Hz. Peygamber, kulun cennete gi­rip giremeyeceğini Allah Teâlâ’nın bildiği gerçeğini hatırlatmak üzere, “Daha başka bir şey istemez miydin?" buyurmuş, hemen bizzat karşılayabileceği bir dileğinin olup olmadığını sormuştur. Rebîa’nın isteğinde bilinçli bir şekilde ısrar etmesi üzerine de kendisine, haline münasip bir temel tavsiyede bulunmuş ve :
“Çokça secde (ibadet) ederek, dileğin hususunda bana yardımcı ol!” buyurmuştur.

Hz. Peygamberin bu tavsiyesi, cennete mücâhede ile girilebilece­ğini, mücâhedenin de ibadetlerle başarıya ulaşabileceğini göster­mektedir. İbadet yerine “secde" buyurulması, kulun Allah’a en yakın olduğu halin “secde hali" olmasın­dan, kulluğun en tam şekilde “sec­de" ile resmedilmesinden dolayıdır.

Hadisten Öğrendiklerimiz

  1. Hz. Peygambere cennette yakın olabilmek için çokça ibadet etmek, nefisle mücâdelede gayretli olmak gerekmektedir.
  2. Ashâb-ı kiram Hz. Peygambere yakın olmayı hep arzulaya gelmiş­lerdir.
  3. Abdest suyunun hazırlanmasın­da ve diğer ihtiyaçlar konusunda başkasından yardım istemek caizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi